Ekonomi bilimine yepyeni bir kavram hediye ettik...
Gerçekten de ülkemizde dolandırıcılık, ara sıra magazini yapılan
gülünç bir olay olmaktan çıktı, başlıbaşına koca bir "sektör"
haline geldi.
Tarım, sanayi, hizmetler ve dolandırıcılık...
Çok para dönüyor. Sıradan hırsızlıkla da birleşince ülke
ekonomisinde söz sahibi!
Yalnız kıt akıllı yaşlılara telefon edip altınlarını sattırmak
değil mesele.
"Seni jigolo yapacağız" vaadiyle dolandırılan kaç yolsuz abazan
vardır?
"Bir koyup sekiz alacaksın" diye dolandırılan açgözlü çakallar da
cabası...
Eskiden daha "masum" bir Türkiye'de bu iş genellikle "Hastaneden
çıktım, memlekete gideceğim" numarasıyla kotarılırdı.
Galata Köprüsü'nün satıldığı da olmuştu ama o bir kereye mahsus
"uç" bir örnekti.
Dilencilik de bir dolandırıcılık türüdür.
Acındırma yarışına girenlerin komşudan bebek kiraladıklarını, bunun
profesyoneli kesilmiş "ücreti mukabili bebek tedarik merkezleri"
olduğunu biliyorduk da...
Birbirlerine cep telefonuyla "erketelik" ettiklerini
duymamıştık.
Eh, ne de olsa onlar da çağ atlayacaklar!
Benim evime telefon ancak üniversite son sınıfı okuduğum sırada
girmişti, sıraya yazılıp on yıl kadar bekleniyordu... Karaborsada 1
milyon liraydı ve babamda o para yoktu.
Bu makûs rezalet zincirini kıran Turgut Özal'a ne küfürler
edilmişti Jakobenler tarafından!.. Emekçi halkımın telefona ne
ihtiyacı olacaktı?..