Fransa bile "yarı-başkanlıkla işler yürümüyor, tam başkanlık sistemine geçelim" noktasına gelmiş...
General de Gaulle'ün 1958 yılında yaptığı yeni anayasada yarı-başkanlığı "parlamenter sisteme vermek zorunda kaldığı bir taviz ve bir tür 'ortasını bulma' çabası" olarak düşündüğünü bilirsek...
Bu sistemde "iki başlılık" var. Bugün bizde de olduğu gibi. Bizde başbakan cumhurbaşkanıyla uyumlu olursa da muhalefet bu sefer hakaret ediyor.
Bunu şimdi, hem de başkan Hollande söylüyor. Gelecek yıl mayıs ayında çok çok büyük bir ihtimalle siyasi tarihe karışacak olan beceriksiz Hollande. (Fransa'nın Kılıçdaroğlu'sudur.)
Adam deli mi? Bir daha kazanamayacağı belli olmuş işte, niçin yerine gelecek rakibi için daha da fazla güç istiyor?
Fransa'yı düşünüyor da ondan. "İstikrar için iki başlılık bitmeli" demiş.
Çünkü bir kanun tasarısının yasalaşması ortalama altı ay sürüyormuş Fransa'da. Meclisten geçti diyelim, daha bunun bir de senato aşaması var, bir de başkan inceleyecek...
Bir cümlesi çok dikkatimizi çekti:
"Eninde sonunda her icraat devlet başkanına gittiğine göre, bu kadar uzun bir prosedür sürecine ne gerek var? Yasama yetkisini parlamentoya, yürütme yetkisini de başkana verirsiniz, olur biter."
Öyle ya, meclis bir yasa çıkarır, ne senatoya gider ne başkana. Hürp diye yürürlüğe girer. Böylece meclis "güçlendirilmiş" olur.