Otuz yıldır söylüyoruz ama hadi bir kere daha söyleyelim:
- Enflasyon en fazla yüzde 3 düzeyine düşmedikçe bizi Avrupa Birliği'ne almazlar.
- Kıbrıs'tan çekilmedikçe bizi Avrupa Birliği'ne almazlar.
- Bir Kürt devletinin kurulmasına izin vermedikçe bizi Avrupa Birliği'ne almazlar.
- Soykırım iddialarını kabul etmedikçe bizi Avrupa Birliği'ne almazlar.
Üstelik...
Avrupa hukukunun bizimkinden "üstün" olduğunu kabul etmemiz de Atatürk ilkelerine aykırıdır efendiler! Bağımlılıktır.
Yani, Türkiye'nin AB üyeliği ham hayalden ibarettir.
Bakın, Avrupa'nın "İslam korkusunu" hiç hesaba katmadım.
Türkiye girerse, bizden Avrupa'ya yönelecek hem mülteci, hem de "ucuz işgücü" akınını da hiç hesaba katmadım.
Türkiye'nin AB'ye girmesi demek, Rusya, Çin ve İran'la geliştirdiği ilişkileri de çöpe atması demek olacaktır. Buna razı mısınız?
Türk sermayesi, AB üyeliğini, "para gelecek, çöpleneceğiz" diye ister.
Türk emekçisi de iş bulmak için...
Avrupalı eşek mi, bunun farkında değil mi?
Şunu da unutmayın: Diyelim ki girme aşamasına geldik, bu her ülkede "ayrı ayrı" referanduma sunulacak!
Bir tek, ama bir tek üye ülke bile hayır dese, yandı gülüm keten helva...
Kıbrıs'tan ne yönde bir oy çıkacağını sanıyorsunuz?
Bu iş, olacak iş değildir.
Fakat ne gülerdik... Avrupa'ya para kaçıranlar aslında hiçbir şey kaçırmamış olduklarını görürlerdi... AB vatandaşlığı almak için oralara para dökenler de paracıklarını sokağa attıklarını...
Cenevre uçağının yolcu sayısı küt diye azalırdı.
Onlar, almaya hiç niyetli olmadıkları halde "aldık alacağız" diye bizi oyalıyorlar.
Biz de "girdik giriyoruz" diye kendimizi kandırıyoruz.
Sonra da kızıp delleniyoruz, yok, bunlar bizi galiba almayacaklar...
Neyin ne olduğu bellidir, ne olacağı ve ne olmayacağı da bellidir.
"Almayacaksanız söyleyin, bizi oyalamayın" diyoruz, aldırmıyorlar.
"Vazgeçeriz haa" diye tehdit ediyoruz, buna da aldırmıyorlar.
Bu hazin güldürüye son vermenin yolu, gerçekten bir referanduma gitmektir.
Bu konuda yapılacak bir referandumun sonucu, çoğunlukla "girmeyelim" çıkacak ve laf bitecektir.
Tehditler savurmaktansa, "biz sizi hiç tanımayruz" tavrı!
Avrupa, güçlü Türkiye istemiyor. Kendi başına buyruk üye istemiyor.
Sömürge arıyor.
Buna daha ne kadar tahammül edeceksiniz?
Var mı ulan Atatürkçülük'te el kapılarında dilenmek?