Bir zamanlar "Türkiye'ye sosyalizm gelse biz onu da kendimize
benzetiriz" şeklinde bir gırgır çok yaygındı...
Sosyalizmle tanışamadık, neye benzetiriz ya da benzetmeyiz
bilemeyiz.
Ama faşizm bizi hiç terketmediği için onu nasıl yozlaştırırız,
bakın bunu çok iyi biliriz.
Sovyetler Birliği'nin yıkılması üzerine "Türk solunun" tepkileri de
türlü çeşitli oldu.
Yirminci yüzyılı bitiren bu en önemli olayın haberini, manşet
yanından iki sütuna sığdıran sol gazete de görmüştük... Evet, malum
gazete...
Sanki Moskova yakınlarında iki otobüs çarpışmıştı da birkaç da ölü
vardı!
Kimi Türk solcusu kendi kendine "sosyalizm ölür mü canım, sosyalizm
hiç ölmez" diye söylenmeye koyuldu.
"Savunma mekanizması" olarak gerçeği reddetmeyi seçtiler ("denial"
ya da "negation")... "Yok öyle bir şey" şeklinde kendini kandırma
yolu...
Şimdi kimisi kendi kendine particilik oynuyor ama seçimlere bile
giremiyor. Her zamanki gibi çeşitli gruplara ayrılıp birbirini
bıçaklayanlar da görüldü. Neyse ki ortaya tabanca çıkmadı.
Bıçaklı komünist... İlginç bir canlı türü...
Kimisi düpedüz faşizme geçti.