Cumhurbaşkanı çok açık konuştu: Seçim sistemi de değişecek.
Yürütme sistemi değiştiğine göre yasama sistemi de farklı olacak.
(Bakalım "yürüyen yiğit" onu da gayrımeşru bulacak mı?) Dar bölge
sistemi de düşünülüyormuş, barajın düşürülmesi de. Yüzde 7 ya da
yüzde 5 olmak üzere iki "opsiyon" üzerinde çalışılıyormuş. Bunun
için referanduma da gerek yok üstelik.
Aslında, dar bölge sistemi benimsenecekse ayrıca bir de baraja
gerek kalmayacaktır.
600 seçim bölgesi olacak, her bölgeden bir milletvekili seçilecek.
Milletvekili sayısı da 600'e çıkıyor yani. ("Çok" diye itiraz
etmeyiniz, Fransız Convention meclisi 749 kişiydi.) Baraj, bölge
sistemi sayesinde "kendiliğinden" ve demokratik yoldan oluşacak,
bırakın yüzde 3'ü 5'i, o dar bölgede ikinci gelen parti bile
havasını alacak.
Oyları bindelerle ifade edilen minik partilerin meclise
girebilmeleri hayal. Onların bazıları birbirlerini bıçaklamakla
oyalanacaklar.
Fakat o zaman kimse "baraj var da ondan böyle oldu" diye
şarlayamayacak.
Yani herkes boyunun ölçüsünü demokrasiyle alacak.
Seçmen, kendi bölgesinin mebusunu "şahsen" de tanıyacak, kime oy
verdiğini de bilecek. (Bana şimdi "İstanbul mebuslarını say"
deseniz sayamam!) Şu noktayı da unutmayınız: Mecliste çoğunluğu
kazanmak, iktidara gelmek değil.
Bu yalnızca "istediği kanunu yapabilmek" anlamına geliyor, o
kadar.
Yani efendim, yasamayla yürütme birbirinden gerçekten ayrılıyor.
İstediğiniz bu değil miydi?
Ama bunu bir de o "yürüyen yiğide" anlatmayı deneyiniz. Çünkü
arslanım yeni sistemde bir de "başbakan olacağını" sanıyor,
cumhurbaşkanıyla arasında çatışma çıkmasından endişe ediyor!
Aydın Doğan da bu yürüyen yiğitte karar kıldı gibi görünüyor.
Yürütemeyince!
***
Günün incisi
"Ayaklarımız yeni yollarla tanışacak."
Özgür Özel, CHP Grup Başkanvekili