Gülhane Parkı'nın Hayvanat Bahçesi'ndeki kuğulardan birini
sallasırt edip götürmüşlerdi... Yıl 1986...
Çok iyi hatırlıyorum; çünkü haberini ben yazmıştım.
Satmak için desek... O sıralar kuğunun pek piyasası yoktu!
Herhalde evde hanım suyuna pilav yapacaktı...
Öyle ya, Ortaçağ'da aristokratların gözde yemeklerinden biriydi
kuğu... Bizim tavuk gibi!
Batı'nın aristokratı yediyse benim yerli ve milli lumpenim de
yiyecekti elbet.
Kazmalar "açlıktan efendim, açlıktan" diye caz yapmışlar mıydı
acaba?
Benim emekçi halkım yemeye bir lokma kuru ekmek, vb.
Çünkü iktidarda Turgut Özal vardı.
İktidarda CHP olmadığı sürece caza devam...
Şimdi de flamingo çalmışlar.
Hem de Tuz Gölü'nden.
Açlıktan değil, ticaretten.
Hayatında flamingo mu gördün sevgili lumpen?
"Ördek gibi bir şey" sandın.
"Satmak" amacıyla çalmışlar, kime satacaklardı?
Flamingonun arzı talebi mi var? Pazarı mı var?
Taneyle mi satılıyor, kiloyla mı?
Tam 47 flamingo... 40'ı yavru...
Acaba besleyip büyütecekler de öyle mi satacaklardı?
Peki flamingo ne yer ne içer, bilir misin?
Kim alır flamingoyu? Kim nerede bakıp besler?
Evin içinde hiç olmaz. Tasma takıp gezdiremezsin de.
Pek pek, yirmi sekiz bin lira hesap yazan lokantalara satarsın,
onlar da görgüsüz yeni zenginlere yedirirler.
Hani "The Freshman" filminde paralı enayilere "Komodo ejderi" diye
sokarlar da haşlanmış tavuk çıkar... Onun gibi.
Flamingolardan 26'sı ölmüş, 4'ü yetişkin, 22'si yavru.
Hayvancıklar hayvancıkların ayaklarını ve gagalarını bağlamışlar,
koliye tıkmışlar, yolcu otobüsünün bagajında götürüyorlarmış...
Kolilerden ses geldiğini duyanlar zabıta çağırmışlar.
Çete reisine ve otobüsün şoförüne toplam 425 bin lira "idari para
cezası" kesilmiş.
Bu tür "egzotik" hayvanlar çok.
Çalınanı dedim, çalanı değil. Gerçi o da çoktur ya.
Bu işi geliştirin, daha da ilginç hayvanlara yönelin.
Akrep kızartma, engerek yılanı tava falan.
Yiyecek, bir de para verecek mutlaka çıkacaktır. Memlekette paralı
serseri tükenmez.