Osmanlı'nın mirasçısı olduğumuzu beş yüz elli kere yazınca
nihayet kabul ettirebildik.
"Gericilik" olarak nitelenen gelişmeler, televizyonda Kanuni
dizisinin, Abdülhamiddizisinin çok tutması, şu bu, kamuoyunun bu
"farkına varmasının" sonuçlarıdır. AKP'nin on beş yıldır iktidarda
olması ve en az bir on beş yıl daha kalacak görünmesi de bu
bilinçlenmenin doğrudan sonucu, siyasi yankısıdır.
Kamuoyu dedik, tövbe, aydınlar farkına vardılar. Halk zaten
biliyordu. Halk "kendi"iktidarını arıyordu ve buldu da.
Halkın kollektif bilinçaltı, Osmanlı'nın çöküşünden neredeyse yüz
yıl sonra bile Osmanlı'ydı.
Aydınların bilinçaltında da, farkında olmasalar bile, Osmanlı
bozgunu sürüyordu.
Kemalistler bu bozgunu ve yarattığı kompleksi onu "reddetmekle, yok
saymakla"aşacaklarını sandılar. Aşağılık kompleksinin yerine bu
sefer "büyüklük kompleksini" ikame etmeye çalıştılar. (Tarihten
önce vardık, tarihten sonra varız, Türk olmasa tarihe yazılacak ne
vardı, falan filan.)
Halk yutmadı.
"Yerli" gördüğü her hareketi destekledi (SF, DP, AP, ANAP, şimdi de
AKP)...
Kemalistler de "alafranga" kaldıkları için ilk serbest seçimde
gittiler ve ondan sonra da ancak "sopayla" gelebildiler.
İlerlemenin ön şartı olarak "İslam'ı ezmeyi" düşünmüşlerdi, İslam
tarafından eziliyorlar...
Burada asıl hazin olan, sosyalistlerin durumudur.
Sosyalistlerimiz, onları döne döne hep ezmiş olan bürokrasi
sultasına karşı çıkmak bir yana, onu hep hararetle desteklediler.
Neydi bu, bir tür "Stockholm sendromu" mu?
Sosyalistler, altmışlı yıllarda "Türkiye'nin yarı feodal, yarı
sömürge bir Üçüncü Dünyaülkesi" olduğuna inanıyorlardı...
Çünkü "Osmanlı olduğumuz" gerçeği onlara unutturulmuştu.
O zamanlar bir Franz Fanon modası vardı. Fanon, eski sömürgeler
için kurtuluş ve kalkınma yolu arayan Karayipli bir aydındı.
Bizimkiler, Türkiye'nin de bir yarı sömürge olduğuna inandılar.
Oysa biz, bir dünya imparatorluğunu elinden çıkarmış, "düşmüş" bir
ülkeydik, onlar hiçbir zaman kalkmamış olduğumuzu
sanıyorlardı...
Ortaya, Sivas dağlarında "Ernestoculuk" oynamaya kalkan zavallı
çocuklar çıktı ve ne yazık ki çok genç öldüler...
Öldürüldüler...
Sosyalistler, Osmanlı olduğumuzu bize döne döne hatırlatan Kemal
Tahir'e de etmedik hakaret bırakmadılar üstelik.
Şimdi ne yapıyorlar?
Kimisi Taksim Gezisi'nde yeni bir tepişme fırsatı arıyor, bununla
mutlu olacak, kurtlarını dökecek, kimisi iki beleş gezi uğruna
vatanını Avrupa'ya satma sevdasında, kimisi de saracak kimse
bulamadığı için birbirine sarıyor... Bu da eski hastalıklarıdır
aslında.
***