CHP içindeki kıpırdanmanın bir kayıkçı kavgasından ibaret
olduğunu belirtmiştik.
Ortada koltuk mücadelesi vardı ama "program"
yoktu...
Kılıçdaroğlu, bir ara "bizim de bir programımız var
görünsün" diye, "yurt dışından diplomalı
yirmi beş bin gencimizle Orta Anadolu'ya ambalaj sanayii kenti
kuracağız" diye saçmalamıştı ama
"ötekilerde" bu bile yoktu.
Selin Sayek Böke... Partinin Kemalist kanadının
temsilcisi...
Önerisi "meclisi terkedelim" ya da
"yeni yeni Gezi olayları yaratalım"dan
öteye gidemedi.
Tövbe, bir de "hayır oyu vererek Atatürk'ün adını
mücevher taşa yazın" şeklinde saçmalamaktan...
Bir politikacıdan ziyade "asık suratlı ve otoriter bir
Alman mürebbiyeye" benzeyen bu hanımın siyasi çapı bu
kadarcıktı.
Eh, bu durumda, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığına karşı
çıkan ve Kılıçdaroğlu tarafından tasfiye edilen öbür Kemalistler
çok daha tutarlıydılar.
Kemalizm bile nerelere düşmüş...
Partinin sosyalist kanadının temsilcileri Muharrem İnce ve
Fikri Sağlar'dan da "artık çekil"den başka bir öneri
gelemiyor.
Deniz Baykal'da da "2019'da beni başkan adayı
gösterin"den başka bir ufuk çizgisi
bulunamıyor.