Engin Ardıç Sabah Gazetesi

Gerisi teferruat

Milli hastalıklarımızdan biridir: Atatürk'e demeç uydurmak. İkinci hastalığımız da, gerçek olsun uydurma olsun, onun her sözünde keramet aramak. Çünkü Atatürk'ü peygamber gibi algılıyorlar ve...

18 Eylül 2016 | 1.966 okunma

Milli hastalıklarımızdan biridir:
Atatürk'e demeç uydurmak.
İkinci hastalığımız da, gerçek olsun uydurma olsun, onun her sözünde keramet aramak.
Çünkü Atatürk'ü peygamber gibi algılıyorlar ve hadis-i şerif uydurur gibi söylev ve demeç uyduruyorlar...
Birçok "sahte hadis" olduğunu biliyoruz.
Büyük bir günahtır.
Ama tarih boyunca birçok gayretkeş Müslüman bu haltı yemekten utanmamıştır.
Atatürk'e söz uydurmak günah değil, hazin ve gülünç bir densizliktir. Ama birçok Kemalist de bu haltı yemiştir.
Altmışlı yıllarda çok tartışılmıştı, güya Atatürk bir kitabın kıyısına şunu yazmış:
"Şurası muhakkaktır ki Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir, her görüldüğü yerde ezilmelidir."
Rahmetli Çetin Altan yemedi içmedi İsveç Grafoloji Enstitüsü'ne başvurdu, o elyazısının Atatürk'e ait olmadığı, taklit edildiği kanıtlandı!
Atatürk komünizmi ezmemiş miydi?
İnönü'nün ezmesine izin vermişti. Fakat böyle "altmışlı yılların altın dişli taşra politikacısı kokan" laflar da etmezdi, deseydi komünizm derdi, "komünistlik" demezdi...
Şimdi Taha Akyol yazıyor, 1936'da "bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize mesajlar yollayacaktır" diyesiymiş... Akyol bunun uydurma olduğunu açıkladı.
Evet, sözler sanki "Gravity" filmini seyretmiş birinin sözleri!
"Bunun için iki bin yılını beklemeye hacet kalmayacaktır" da diyesiymiş ki, on altı yıl geçti henüz gezegenlere ulaşamadık.
Eee, yani şimdi Atatürk yanılmış mı oldu?
İçine üç-beş Osmanlıca kelime kat, "tahakkuk", "hacet" falan gibi, bir de "teferruat"lı bir laf uydur vatan millet aşkıyla, salla gitsin.
Bir de o meşhur sporcu konusu var tabii:
"Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim"... Bunu zikrede zikrede bitiremediler.
Ya peki ne diyecekti? "Aptal, hantal ve ahlaksızını severim" mi diyecekti?
"İstikbal göklerdedir"... Ya ne diyecekti, "denizin dibindedir" mi diyecekti?
(Bu söz de bir uydurmadır.) "Aşırı yağlı, tuzlu ve şekerli yemeyiniz" deseydi "en büyük hekim" mi ilan edilecekti?
Çünkü bizde Atatürk'ü "her şeyin en büyüğü" yapma hastalığı da vardır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Utanmıyor musunuz? 01 Nisan 2023 | 3.525 Okunma Dağ nerede, fare nasıl? 31 Mart 2023 | 3.281 Okunma Alafortanfonik gelismeler 30 Mart 2023 | 1.227 Okunma Yoksun oğlum sen 29 Mart 2023 | 1.857 Okunma Var biraz da sen oyalan 27 Mart 2023 | 1.166 Okunma