Halkta gerginlik yok. Gerilen, muhalif basın.
Pek öyle "kararsızlarla" falan da karşılaşmış değiliz,
herkes kime oy vereceğini biliyor.
Aslına bakarsanız ortalıkta pek öyle "seçim havası" falan
da esmiyor. Kaybolan iki ineğin olay olduğu küçük Anadolu
kasabaları için değil, İstanbul için söylüyorum. Halk, bangır
bangır dandik şarkılar çalarak geçen seçim otobüslerine, tıpkı
Kenan Evren'in cenazesi gibi, sırtını dönüyor.
Gerginlik Aydın Doğan medyasında, onun dümen suyundan giden, o
gazetelere para verip aldığına şimdi bin pişman Demirören
medyasında, bir de panik içindeki Gülen medyasında. (Seçimden sonra
bunlardan bazıları batacak, bazıları satılacak. Bu da ayrı bir
gerginlik kaynağı tabii.)
Çünkü ne palavra sıkarlarsa sıksınlar, kaçınılmaz sonucu
biliyorlar.
Bazı politikacılara bakıp bakıp gülmeyi, gevşemeyi denesinler. Ruh
sağlıklarını kazanırlar, iyi gelir, ferahlatır.
Örneğin, "komik-i meclis" Kamer Genç'i bile sollayıp
geçmiş Gürsel Tekin'e...
"Bazı gazetelere el koyacağız" lafı üzerine hemen
Kılıçdaroğlu'na koşup "aman birşeyler söyle de şunun devirdiği
çamı yerden kaldıralım" telaşına düşenler azıcık da gülmeye
çalışsınlar.