Aradıkları "Törkiş Macron'u" buldular: Abdullah Gül. Gerçi aralarında "Koç ailesinden birini" öne sürmek isteyen de vardı ama gülünç olduğuyla kaldı.
Sonra Gül'ün yaptığı çıkışlar onları yeniden umutlandırdı.
Gül'ün Erdoğan'a "husumeti" yıllardır biliniyordu ("küskünlük" falan değil düpedüz husumet.)
Acaba Gül'ü daha da kışkırtıp cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a karşı adaylığını koymasını sağlayabilirler miydi?
Baksanıza, onca atıp tutmasına rağmen gerçekte hiçbir umudu olmayan "Meral Abla" bile "Gül aday olursa kendisinin çekilebileceğini" söylemişti (yanlış yaptığını görüp hemen ertesi gün ağız değiştirdi, geri bastı, "siyasi kıvırtmada" maşallah Kılıçdaroğlu'yla yarışır oldu.)
Gül'e akıl verenler de çıktı: "Vatandaştan 100 bin imza toplayamazsın, en iyisi adaylığını Saadet Partisi'nden koy!"
Öyle ya, ne AKP aday gösterirdi onu, ne CHP, ne HDP... Bu, akla aykırıydı.
Diğer küçük partiler de bu yarışta "sayılmazlardı" bile...