Hollanda futbolda devrim yapmış.
Artık "taç" atışları elle değil ayakla yapılacakmış! Küt,
doğru kaleye.
Maçlar da 90 değil 60 dakika. Elini çabuk tutacaksın.
Oyuncu değişikliği sınırsız olacak (eskiden ikiydi, sonra üçe
çıkardılar, pandemi döneminde beşi buldular), eh, takım da gir çık
yamalı bohçaya dönecek.
Top oyunda olmadığı dönemde süre durdurulacak, tıpkı basket maçı
gibi. Saniye de saysınlar.
Serbest vuruşta illaki şut çekmiyorsun ya da pas vermiyorsun, topu
önüne katıp gidebiliyorsun.
Sarı kart gören oyuncu beş dakika oyun dışı kalıyor, sonra yeniden
oyuna giriyor.
Basitleştirelim derken büsbütün kafa karışıklığı...
Hollanda bu kararları FIFA ve/veya UEFA'ya danışmadan almış.
İyi öyleyse, her ülke kendi kafasına göre kural saptasın.
Örneğin, "Galatasaray daima kazanır, Galatasaray'ın
kazanamadığı maçlarda birinci madde
uygulanır" kuralı hiç de fena sayılmazdı hani...
Hakem dövmek de serbest olsun mu?
Karadeniz bölgesinde oynanacak maçlarda ateş etmek de serbest
bırakılsın bari.
Ya da bazı hakemlerimizin daha şimdiden uyguladıkları
şekilde, "tuttukları" takım kazanıncaya kadar maç
bitmesin.
Oldu olacak ofsaytı da kaldırın maçlar örneğin 34-22 falan
sonuçlansın.***
Oysa abartılacak bir durum yok.
Hollanda bu yeni kuralları yalnızca "kendi alt
liglerinde" uygulayacakmış.
O ligler elbette "tescil" edilmeyecekler.
İkinci ligden bu şekilde birinci lige çıkacak takımlar
da "şaibeli" duruma düşecekler.
Karşımıza Hollanda şampiyonu gelirse bize
de "şarlama" fırsatı çıkar. Hükmen kazanabiliriz.
Peki bu durumda yeni gelen takımlar yeni
liglerinde "çarşaflamayacaklar" mı?
Altmış dakikaya alışmışsın, seni koşturuyorlar doksan dakika...
Neyse canım, gene de bu "abesle iştigal", bizim
alıştığımız kendi abeslerimizden daha sağlıklıdır.