Hoca 79 yaşındaymış...
Oysa ne seksenlikler ve "seksen üstü" adamlar var,
cin gibi...
Demek ki akıl yaşta değil başta.
Burada baş biraz "tevekkel"...
Hocayı fena çarpmışlar.
Gene bir telefon... "Kimlik bilgileriniz ele
geçirildi"... Sözde emniyet amiri...
Dolandırıcının talebi üzerine hoca evindeki değerli eşyanın
fotoğrafını çekip göndermiş.
"Mesaj atmayı" falan biliyor yani. Çağdaş hoca.
Daha sonra da poşete koyduğu 1 milyon lirayı götürüp teslim
etmiş.
Yanında, hocanın gönlünden kopan 160 adet de cumhuriyet altını.
Kesmemiş, gene telefon etmişler, "Bu yeterli değil,
evdeki tüm paranızı teslim etmeniz gerek" demişler.
Paralarda parmak izi arayacaklarmış.
"Suçlunun kan şekerine bakacağız" deselerdi hoca herhalde onu
da yutacaktı.
Hoca tıp profesörü ha, öyle Sümeroloji falan değil...
200 bin dolar daha vermiş.
Herhalde idrar tahlili için de "Bankadaki tüm paranızı çekip
getirin" demişler.
Onu da yapmış! 250 bin dolar.
Hadi eldekini kuzu kuzu götürüp verdin, bankadakini niçin
çekiyorsun? Ona da mı ellerini değdirdiler?
Hocada da cukka sağlammış ha, 1 milyon lira artı 450 bin dolar,
artı altınlar...
İşte açlıktan ölmeyen bir emekli.
Ben de emekliyim ama bende yok o kadar para.
Ne hikmetse dolandırılan vatandaşlar arasında profesörler başı
çekiyor...
Siz bırakın PCR testini falan da, profesörlere zekâ testi
yapın.
Kimler geçecek, kimler güz dönemine kalacak, görelim.
Bankalarda bu deyyusların suç ortakları var.
Emeklilerin isimlerine ve telefonlarına başka türlü
ulaşamazlar.
Olayın bir de bu yönü araştırılsa...
Bizim hanımı da aradılar!
Zavallı dolandırıcı ne bilsin kime çattığını?
Eşim herifi bir güzel sıvadı.
Sonra telefonu bana verdi.
"Buyurun sayın komiserim" dedim.
Herif şaşırdı, o söylemeden kendisine mevki tayin etmiştim. Belki
kendini Savcı Ilgaz olarak tanıtacaktı...
Kekeledi, "Sizi benden önce kimse aradı mı?" diye
sordu.