Son mermilerini atıyorlar...
Akıllarına gele gele "ya ölürse" korkutmacası gelmişti, tutmadı, vazgeçtiler. Zaman kısalıyor, bir haftaları kaldı. Arıyorlar tarıyorlar, düşünüyorlar taşınıyorlar, laf çoktan bitmiş, yeni malzeme yok. O zaman da çare çeşitleme yapmak:
Ya peki hastalanırsa?
İsmail Kahraman cumhurbaşkanı seçilmiş olsaymış...
(Niçin seçilmiş olsun? Böyle bir aday mı vardı, yoksa böyle bir "teamül" mü var?) Ciddi bir ameliyat geçirdi, neredeyse üç haftadır hastanede yatıyor ya, cumhurbaşkanı olsaymış yetkilerini şimdi "seçilmemiş yardımcısı" kullanacakmış.
O muhabbet iki yıl sonra başlayacak hemşerim, ne ara şimdiki meclis başkanını devlet başkanı yaptınız da kendisine yardımcı bile buldunuz?
İhsanoğlu seçilmiş olsaydı top gibi ayaktaydı, onu ne yapalım?
Şunu demek istiyorlar: Seçilmiş başkan hastalanırsa ya da yurtdışına giderse, kendisine "seçilmemiş yardımcısı" ya da yardımcılarından biri vekalet edecek...
Ya, "asil"in yokluğundan yararlanıp "vekil" bir halt karıştırırsa?
Mesela ne yapar? OHAL ilan edebilir.
Savaşa girebilir.
Ya da "birilerinin" malına mülküne el koyabilir, Aydın Doğan Bey'in mukavva kutu fabrikasına falan...
Hiçbir başkan yardımcısı, aklını peynir ekmekle yemediği, ya da akıl dengesini birdenbire yitirip cinnet geçirmediği sürece böyle "radikal" bir iş yapmaz.
Devlet başkanını zor durumda bırakacak bir işe kalkışmaz.
Kalkışırsa, başkan geri dönünce onun "canına okur", azleder.
"Rakip kanattan" değilse tabii... Diyelim Erdoğan başkan, Kılıçdaroğlu başkan yardımcısı, bak o zaman kork işte!