Hiçbir yere varacağı yok ama Muharrem İnce'yi ilgiyle
izliyorum.
Şikayetçi de olmasa gerek!
CHP'den ayrılmakta haklıydı: Hiç desteklemediler, tam tersine
baltaladılar.
"Kaybetsin de başımızdan gitsin" diye düşündüler.
Ayrılacağını ve parti kuracağını da düşünmüşler miydi?
"Kitlelerde karşılığı" olmadığı için parti kursa ne yazardı,
kurmasa ne yazardı? Böyle düşünmüş olmalılar.
Haklı da çıktılar: Muharrem İnce'ye yüzde 1, taş çatlasa yüzde 2 oy
görünüyor.
O da şimdi "100 bin imza toplayıp aday
olmayı" düşleyecek kadar düştü...
Aday olsa ne olacak? Doğu Perinçek ne olacaksa o olacak
Peki ne söylüyor? Ne satıyor?
Yalnızca Atatürkçülük.
Bununla iktidara gelinemeyeceğini bilecek kadar yaşı başı var ama
bir kör umut...
Çünkü başka lafı yok. Çıkmıyor.
Üretemiyor.
"Esas olarak" CHP'ye ve altılı masaya giydiriyor.
Fakat mecbur kaldığı için de dönüp iktidara çatıyor.
Altılı masaya çok kızmış, "Benim
vaatlerimi çalmışlar" demiş...
Çünkü masanın metninde laiklik kavramı yok, eğitim yok, cemevleri
yok.
İşin kötüsü Atatürk de yok!
Üç yerde geçiyormuş, Atatürk Orman Çiftliği ve iki kere de Atatürk
Havalimanı.
Fakat "Ben kazanamazsam Kılıçdaroğlu kazansın
isterim" diyecek kadar da "biraz
daha" düşmüş...
O zaman niçin parti kurdun, niçin adaylığını koymaya
çalışıyorsun?
Sonuç olarak, Muharrem İnce ne yapıyor?
Ne yaptığını kendisi de biliyor mu?
Üzülmesin. Tarihe geçti.
İsim bırakacak. Ansiklopedide madde olacak.
Ekrem Alican ya da Osman Bölükbaşı ne kadar oldularsa o kadar.
İsterse "Turhan Feyzioğlu kadar" diyeyim de sevinsin.
Yoksa Ferruh Bozbeyli mi demeliydim?