Adına DEAŞ mı, DAEŞ mi, IŞID mı, ISIS mi ne diyeceğimize bir
türlü karar veremediğimiz örgüt, cennete pasaport veriyormuş.
Evet, yeşil kapaklı (elbette!), bildiğiniz pasaport.
Üzerinde Arapça yazıyor ama "hidayete erip" örgüte katılan eski
kefere anlasın diye İngilizcesi de var: "Passport to
Paradise"...
Eh, sözde devlet ya bu, pasaport da verir nikâh cüzdanı da... (PKK
ne veriyor, umumhane vesikası mı?)
Lakin bu pasaportlarda isim yok.
Fotoğraf da yok (zaten günah sayılıyor.)
Kafa keserken video çektirmek mubah ama...
Cennetin bir pasaportu olduğuna göre ona bakacak bir de sınır
polisi olması gerekir, bu pasaportu taşıyanın onun gerçek sahibi
olduğunu kim nereden anlayacak?
Yoksa Cenab-ı Allah, haşa sümme haşa yarattığı kulunu tanımıyor,
onun "amellerini" bilmiyor da pasaporta bakarak mı karar verecek?
(Tövbe tövbe, insanı böyle günaha sokar işte bu reziller.)
Peki, kefenin cebi mi var da öteki tarafa giden pasaportunu oraya
sokacak?
Pasaport yalnızca cennette geçerliymiş. İçinde "cehenneme
girilemez" yazıyor.
Yani müminlerden biri "yahu bir de şu cehenneme bir göz atsaydık,
içeride ne biçim günahkâr karı kız vardır" mı diyecek, Gezi
Parkı'na benzer bir umutla koşan gençlerimiz gibi?
Peki zebaninin "what is the purpose of your visit" sorusuna ne
cevap verilecek?
"Tourism" desen hiç uymaz... "Business" desen olmaz...
Cem Yılmaz şimdi buna da bir mazmun uydursun bakalım.