Tabii ki iş gelip şu soruda düğümleniyor: HDP barajı aşar mı, aşamaz mı? Biz temel meselenin bu olacağını herkesten önce yazdık, necip Türk basını ondan sonra gevelemeye başladı...
Hemen belirtelim: Kandil dağı haydutlarının "barajı aşamazsak yakarız yıkarız, ortalığı kan gölüne çeviririz" gibi tehditleri son derece aşağılık bir davranıştır.
Seçime giren, onun kurallarını da kabul etmiş demektir.
Hani Internet'te bir sitede işlem yapmadan önce "tıklıyorsun" ya, kuralları kabul ediyorum diye, işte öyle... Hani bankanın kredi kartı sözleşmesinin dibinde yazıyor ya, imzam aynı zamanda bankanın kurallarını kabul ettiğim anlamına gelir diye, işte öyle...
Her ne kadar "adaletsiz" olduğu tartışılsa da, yüzde 10 seçim barajını beğenmeyen, o seçime hiç girmez. Bunu bilerek seçime girip sonra da barajı aşamayınca şarlamak, kötü niyet belirtisidir.
Lakin "nihai amacın" demokrasi falan değil de Türkiye'den ayrılmaksa, şarlarsın tabii...
Erdoğan yönetimini yoketmek isteyen paralel çetenin, Erdoğan hesap sorunca hem ağladığı hem şarladığı gibi...
Gel hemşerim ben sana iki senaryo yazayım.
Bir: Barajı aştın.
Bu, AKP'nin iktidardan düşeceği anlamına gelmez. Bu durumda pek pek AKP'nin koltuk sayısı azalır ama birtakım muhalif basın çakallarının hasretle bekledikleri gibi bu sayının 275'in altına inmesi gerçek bir mucizedir.
Meclise girdin diyelim, önünde iki yol olacaktır.