Muharrem İnce "apolet konusunda hata yaptığını" kabul etmiş.
Hatası "tartışmayı fazla uzatmasıymış"...
Yani bir generale "apoletlerini sökeceğim" şeklinde hakaret etmesi
hata değilmiş.
Demek ki lafı kısa kesse mesele kalmayacakmış.
Sonradan "yani görevden alacağım demek istedim" şeklinde kıvırttı
ama cumhurbaşkanlığına aday olmuş (ya da edilmiş) bir adamın apolet
sökmeyle görevden alma arasında fersah fersah fark olduğunu
bilmemesi şaşırtıcıdır.
Ya da hiç şaşırtıcı değildir.
Kılıçdaroğlu'nu gönüllerinden silip şimdi İnce'ye umut bağlayan
hamşolar, şu birkaç yıl içinde bol bol üzülecekler, bol bol pişman
olacaklar...
Malum senaryo!
Tabii bunun için de önce "eski parlamenter" sisteme mi döneceklerine yoksa "geliştirilmiş parlamenter" sisteme mi geçeceklerine karar vermeleri şarttı.
Tabii bundan önce de şu "geliştirilmiş" kavramından ne anladıklarını belirlemeleri gerekiyordu.
Oysa onlar her zamanki gibi boş laflarla idare ediyorlardı...
İktidara ciddi şekilde talip olan, ortaya bir anayasa "metni" koyardı, bunu halka anlatır, bunun üzerinde tartışırdı.
Bir de "takvim" açıklardı tabii.
"Ey ahali! Şu gördügünüz metni, yeni meclis 1 Ekim'de toplandığında ilk iş olarak oya koyacağım.
Yasalaştığında da (400'ü bulmuşlar ya maşallah) hemen kasımda referanduma sunacağım.
Siz tükürdüğünüzü yaladığınızda, yani bunu kabul ettiğinizde de hemen meclisi dağıtıp kendim de istifa edeceğim....