Kimsenin umurunda değil ama Cenevre'de "Kıbrıs görüşmeleri"
yapılıyor... Katılanlar, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ın eski
efendisi sıfatıyla sömürgeci İngiltere.
"Garantör" muhabbeti...
Maşallah tıpkı "ellili yıllarda" olduğu gibi. Gözler Karamanlis'i
ve Fatin Rüştü Zorlu'yu arıyor. (Karamanlis yatağında öldü, Zorlu
yatağında ölemedi, bürokrasi tarafından katledildi.) Bazı
arkadaşlar "nefesler tutuldu" diyorlar, maç anlatan çocukların her
zevksiz ve heyecansız müsabakadan önce papağan gibi söyledikleri
gibi.
Kimsenin nefesini tuttuğu falan yok. Bu görüşmeler, bazı
gazetelerin dış haberler şeflerinden başka kimseyi
ilgilendirmiyor.
Çünkü bu konu Türk kamuoyuna fena halde bıkkınlık verdi.
Kıbrıs çıkartmasını yaptığımız gün doğan bebekler şu anda 43
yaşındalar!
Yaşı ellinin altında olanlar o günlerin heyecanını ve coşkusunu
hatırlamazlar.
Ellilikler de, eh işte, belki.
Kıbrıs başımıza çok büyük dertler açtı. Bize yetmişli yıllarda
çektiğimiz sıkıntıları ve acıları çektirdi. Birbirimize düşürdüler,
binlerce insanımız öldü. 1980 darbesi de Kıbrıs yüzünden yapıldı.
(Amerika, NATO'nun askeri kanadından çekilmiş olan Yunanistan'ın
dönmesine itiraz etmeyecek emir kulu arıyordu!) Şimdi çözsen bana
ne, bağlasan bana ne?
Türkiye Kuzey Kıbrıs'a her zaman "aldım" gözüyle baktı. Rahmetli
Rauf Denktaş'ın "kraldan fazla kralcı" tutumu da bunu
pekiştirdi.
Türkiye, uzun zamandan beri kaybettiği topraklardan hiç olmazsa
küçük bir parçasını geri alıyordu (Hatay'ı saymazsak)...
"Kollektif Osmanlı bilinçaltı" meseleyi böyle algılıyordu...