Şimdi çoğunuz "bu yeni bir şey değil ki, bayat bir konu, haber değeri sıfır" diyeceksiniz...
Üstelik "adamda yüz surat mahkeme duvarı, adam dünya pişkinlik şampiyonu, sen istediğin kadar uyar, boşuna uğraşıyorsun" diyenleriniz de çıkacaktır...
Haklısınız. Ama biz gene de görevimizi yapalım.
Benim merak ettiğim, Kılıçdaroğlu bunları "kötü niyetle" mi söylüyor, yoksa aklı ermediği için partisinin gelenek olmuş ezberlerini mi tekrarlıyor?
Hatırlarsınız, bir süre önce "Atatürk Köy Enstitüleri'ni kurarak işe başladı" demiş, bu gibi konularda ne kadar cahil olduğunu kanıtlamıştı...
Ölümünden iki yıl sonra kurulan Köy Enstitüleri'ni Atatürk'ün, hem de cumhuriyetin en başında kurduğunu sanıyordu!
Mu acaba? Yoksa bile bile mi sallıyordu?
"Nasıl olsa kendi kitlem anlamaz, yutar" diye mi düşünmüştü?
"Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, kimsesizlerin kimsesi kıldığı cumhuriyetimizin temellerini laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti harcıyla karmıştır." Nasrettin Hoca fıkrasındaki özürlü çocuk gibi, cümlenin her yanı çarpık, hangi birini düzeltelim? Cumhuriyetin "kimsesizlerin kimsesi olduğu" iddiası, çok basit ve çok ucuz bir mugalatadır.
Hiçbir anlamı yoktur. Benzer bir "boş laf" her ülkede her rejim için kullanılabilir.
Stalin de açtığı binlerce yetimhaneyle kimsesizlerin kimsesi olmamış mıydı?
Salla gitsin: Cumhuriyet hayat demek...
Yükselmeye kanat demek... (Kanuni devrinde uçamıyorduk... Gerçi tayyare henüz icat edilmemişti ama zarar yok...) Cumhuriyet, siyaset yemeğinin tuzu biberi, salçasıdır... O yavan padişahlık yemeğinin üstüne gelen tatlı...