Seçimden sonra muhalefet cenahında, hele bunların yayın
organlarında eğlenceli işler oluyor.
Bir kısmı, halka ettiği küfürlere muhalefet liderlerine
yakıştırdığı şık sıfatları da ekledi.
"Madem ki sözümü dinlemiyorsunuz, aha da yazarlığı bırakıyorum"
diyen zavallılar çıktı.
"Bundan sonra iktidarın yaptığı güzellikleri de yazacağım" diyen
"dönme uzmanı" profesyonel dönmeler görüldü.
Taraf gazetesi "vallahi biz aslında solcuyduk" ayaklarına yatıyor
ve Fethullahçı geçmişini gözlerden kaçırıp HDP'yi kurtarmaya
çalışıyor. (Hocaefendi de bir yandan AKP seçmenine "sünnetsizler"
diyor. Hani enselenip getirilse "ben peygamber sünnetini
kastetmiştim" deyip sıyıracak. "Kitapsızlar" şeklindeki hakaretine
de herhalde "evinde kütüphanesi olmayanlar demek istedim" şeklinde
bir kulp bulacaktır!) Demirören gazeteleri "biz zaten tarafsızdık"
yalanına sığındılar.
Aydın Doğan medyası da "şimdi barış ve huzur zamanıdır"
teranesiyle, yemiş olduğu herzeleri unutturma telaşında. Aydın Bey
ve adamları "Yusuf Yusuf" diye mırıldanıyorlar.
Bak bak gül, biraz dinlen gene gül.
Bazı postalcıların durumu da içler acısı. Yok, AKP'ye oy verenlere
"inek" diyenler değil. (Öte yandan "AKP'ye oy vermek aşağılık bir
davranıştır" yazan beyin haşlamalarını da adam yerine koyup
eleştirecek değiliz.) Bunlar, faşist mi komünist mi olacaklarına
bir türlü karar veremeyen Kemalistler.