Engin Ardıç Sabah Gazetesi

Kuaför Vili'den ayrılan manikürcü Perihan

Ne zaman bir komünist görsem, aklıma Reşat Nuri'nin "Damga" romanının o çarpıcı finali gelir: "Hayatımı bir vehme kurban etmişim!" Geçen gün Taksim'de ellerinde sarı-kırmızı ve...

03 Mayıs 2015 | 1.343 okunma

Ne zaman bir komünist görsem, aklıma Reşat Nuri'nin "Damga" romanının o çarpıcı finali gelir: "Hayatımı bir vehme kurban etmişim!" Geçen gün Taksim'de ellerinde sarı-kırmızı ve de orak-çekiçli bayraklarla birtakım komünistler gördük.
"Cinlik" edip yakınlardaki bir otelde saklanmışlar, birdenbire çıkıp anıta doğru yürüyüşe geçmişler. Polisten sopayı yediler, bir dahaki 1 Mayıs'a kadar kurtlarını dökmüş oldular. Belki kendilerini 1905 yılının "kanlı pazar" günü Petersburg'da Kışlık Saray'a doğru yürürken falan da hayal etmişlerdir...
Orada başlarında gizli bir ajan-provokatör olan Papaz Gapon vardı, şimdi ille de papaz istiyorlarsa yurtdışına, örneğin bazı Amerikan eyaletlerine bakmaları gerekecek!
Bunlar, TKP'den ayrılan KP taraftarlarıymış.
Çevresinde toplaştıkları anıt da, komünistleri yıllarca inim inim inletmiş CHP yöneticilerinin heykellerinin yer aldığı anıt ha!
Canım, o kadar tarih bilselerdi, "rumi" takvimin 31 Mart gününü "miladi" takvimin 31 Mart'ında anmaya kalkmazlardı zaten...
Sitelerine bakıyorum, bunlar niçin ayrıldılar diye... Çünkü biri KP öteki HTKP oldu, biri seçime giriyor öteki girmiyor, biliyorsunuz... Okuyorum, anlayamıyorum.
"Merkez Komitesi'nde bazı gerginlikler" yaşanmış, sebep buymuş.
İyi, eskiden anlaşmazlık yaşanınca birbirlerini öldürüyorlardı çünkü.
Ayrılan ekip, eski ekibi başarısızlıkla suçlamış. Eski yönetim partiyi "dar bir çevreye" sıkıştırıp bırakmış. Demek ki kendileri daha başarılı olacaklar, geniş çevrelere yayılacaklar, devrimi de yapacaklar.
Lakin devrim konusunda "yoldaşlara söz veriyoruz"dan öte bir vaat yok.
Üstelik, "AKP gericiliğine karşı çıkmak" gibi genel geçer lafazanlıkların yanısıra, "sosyaldemokrasiyle Kürt ulusalcılığı arasında sıkışıp kalmış Türk solunu kurtarmak" falan gibi bayağı akıllı uslu sayılacak laflar da var.
Zaten devrim yapmak için de öyle çok geniş kalabalıklara ihtiyaç yok, Lenin'e göre. "İyi örgütlenmiş on bin kişi" bu işi darbeyle çözer.
Tamam da, on bin kişi nerede? Taksim'de hır çıkaran on beş kişi. Oysa, beğenmedikleri eski yönetimin geçen seçimde Türkiye genelinde aldığı oy 50 milyonda 61 bin... Oranı yüzde 0.14 ama zarar yok, çünkü halk cahil.
Bir şey daha ilgimi çekti: Ortada "üretim araçlarının devletleştirilmesine" ilişkin hiçbir laf yok. Yoksa bundan vaz mı geçtiniz?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Utanmıyor musunuz? 01 Nisan 2023 | 3.525 Okunma Dağ nerede, fare nasıl? 31 Mart 2023 | 3.281 Okunma Alafortanfonik gelismeler 30 Mart 2023 | 1.227 Okunma Yoksun oğlum sen 29 Mart 2023 | 1.857 Okunma Var biraz da sen oyalan 27 Mart 2023 | 1.166 Okunma