Ne zaman bir komünist görsem, aklıma Reşat Nuri'nin "Damga"
romanının o çarpıcı finali gelir: "Hayatımı bir vehme kurban
etmişim!" Geçen gün Taksim'de ellerinde sarı-kırmızı ve de
orak-çekiçli bayraklarla birtakım komünistler gördük.
"Cinlik" edip yakınlardaki bir otelde saklanmışlar, birdenbire
çıkıp anıta doğru yürüyüşe geçmişler. Polisten sopayı yediler, bir
dahaki 1 Mayıs'a kadar kurtlarını dökmüş oldular. Belki kendilerini
1905 yılının "kanlı pazar" günü Petersburg'da Kışlık Saray'a doğru
yürürken falan da hayal etmişlerdir...
Orada başlarında gizli bir ajan-provokatör olan Papaz Gapon vardı,
şimdi ille de papaz istiyorlarsa yurtdışına, örneğin bazı Amerikan
eyaletlerine bakmaları gerekecek!
Bunlar, TKP'den ayrılan KP taraftarlarıymış.
Çevresinde toplaştıkları anıt da, komünistleri yıllarca inim inim
inletmiş CHP yöneticilerinin heykellerinin yer aldığı anıt ha!
Canım, o kadar tarih bilselerdi, "rumi" takvimin 31 Mart gününü
"miladi" takvimin 31 Mart'ında anmaya kalkmazlardı zaten...
Sitelerine bakıyorum, bunlar niçin ayrıldılar diye... Çünkü biri KP
öteki HTKP oldu, biri seçime giriyor öteki girmiyor,
biliyorsunuz... Okuyorum, anlayamıyorum.
"Merkez Komitesi'nde bazı gerginlikler" yaşanmış, sebep buymuş.
İyi, eskiden anlaşmazlık yaşanınca birbirlerini öldürüyorlardı
çünkü.
Ayrılan ekip, eski ekibi başarısızlıkla suçlamış. Eski yönetim
partiyi "dar bir çevreye" sıkıştırıp bırakmış. Demek ki kendileri
daha başarılı olacaklar, geniş çevrelere yayılacaklar, devrimi de
yapacaklar.
Lakin devrim konusunda "yoldaşlara söz veriyoruz"dan öte bir vaat
yok.
Üstelik, "AKP gericiliğine karşı çıkmak" gibi genel geçer
lafazanlıkların yanısıra, "sosyaldemokrasiyle Kürt ulusalcılığı
arasında sıkışıp kalmış Türk solunu kurtarmak" falan gibi bayağı
akıllı uslu sayılacak laflar da var.
Zaten devrim yapmak için de öyle çok geniş kalabalıklara ihtiyaç
yok, Lenin'e göre. "İyi örgütlenmiş on bin kişi" bu işi darbeyle
çözer.
Tamam da, on bin kişi nerede? Taksim'de hır çıkaran on beş kişi.
Oysa, beğenmedikleri eski yönetimin geçen seçimde Türkiye genelinde
aldığı oy 50 milyonda 61 bin... Oranı yüzde 0.14 ama zarar yok,
çünkü halk cahil.
Bir şey daha ilgimi çekti: Ortada "üretim araçlarının
devletleştirilmesine" ilişkin hiçbir laf yok. Yoksa bundan vaz mı
geçtiniz?