Nasıl da yiyorlar birbirlerini, nasıl...
Seçim çantada keklik ya, pasta paylaşma kavgasına oturdular.
Kemalciler, Ekremciler, Mansurcular...
Ekrem bir anda tu kaka edildi.
İhtirasları aklının önüne geçmişti.
Oysa geçmişte bunun mükemmel bir örneği vardı: Cem Uzan.
Bakalım Mansur sessiz ve derinden gidişini sürdürecek mi? (Bu
Mansur'da ne marifet olduğunu da anlayabilmiş değiliz ha.)
Kemal'e "yol açıyorlar" yavaş yavaş...
Bir "erken seçim kararı" nasıl da hepsini birden şapa
oturturdu...
Fakat bir şey açık seçik anlaşıldı artık:
Güçlendirilmiş parlamenter sistem falan hikâyedir.
Kim kazanırsa kazansın, bir şeye dönüleceği yoktur!
Aylardır burada davul çalıyorum: "Enkaz
devraldık" diyecekler, "Durun bakalım acele
etmeyin" diyecekler, "Bir beş yıl
bekleyin" diyecekler, "Şimdilik koltuk sayımız
tutmuyor" diyecekler, "Bir beş yıl yetmez,
ikinci bir beş yıla daha ihtiyacımız
var" diyecekler, 2028 seçimlerine gene
aynı teraneyle girecekler.
Bakalım o zaman Meral Hanım kimin yüzünde ne okur?
Karınca duası mı, cevşen mi?
Olağanüstü başkanlık yetkilerini kimse elinin tersiyle itemez.
Tatlı gelecektir.
Hangisi gelirse gelsin su koyuverecektir.
İmamoğlu'nun zaten böyle yapacağından kuşku duyuyorlarmış...
Sanki Kılıçdaroğlu farklı bir şey yapar da...
Amigolar panikteler.
Birbiri üstüne "uyarı" yazıları yazıyorlar:
"Bu kafayla giderseniz kaybederiz!.." Bu muhalefetten iş
çıkmayacağını anladılar.
Altılı, sekizli, kırk sekizli, havagazı.