Türkiye'de başat olan sınıf lumpenproletarya sınıfıdır.
Ne köylü ne şehirli varoş kitlesi. Milyonlar.
Böylelikle, başat olan kültür de onu kültürüdür.
Kadın öldürmeler, sopayla
dalmalar, "drift" atmalar...
Basın bu kültüre teslim olmakla kendi ayağına sıkmıştır. (İlk
kurşunu da bedavacı okura hizmet eden internet siteleri kurmakla
sıkmıştı.)
Basın "Beni ciddiye almayın!" diye yırtınıyor yani.
Dolayısıyla, aklı başında hiç kimseyi ilgilendirmeyen çarçur
olaylar, haberler ve kişiler ön plana çıkıyorlar.
Üçüncü sınıf bir televizyon dizisinin beşinci sınıf bir
figüranı "ünlü oyuncu" diye pazarlanıyor.
Kimin kiminle "çıktığı", kimin kaç aylık hamile olduğu
kimi ilgilendiriyor?
Geri zekâlı ve eğitimsiz mahalle karılarını.
Ama onlar da pek gazete okumazlar hani...
Basın kendisi söylüyor kendisi dinliyor.
Ama basında alt kadronun kendisi de lumpen.
Sinema deyince Kemal Sunal'dan ötesi aklına gelemiyor.
Müzik deyince de arabesk.
Hande Yener adında bir hanım var, lumpenler pek severler. Bir
arabesk sanatçısı.
Bu hanım Azerbaycan'da bir konser vermiş.
Ünlü bir şarkısı varmış, onu söylemiş.
Buraya kadarında şaşılacak bir şey yok.
Ne ki, kostümü ve saçı ilgi uyandırmış.
Kleopatra'ya benzetilmiş!