Görmemiş olan varsa bir şekilde bir yerden bulup seyretsin: Spielberg'in "Amistad" filmi...
Efendim? Nereden mi bulacaksınız? Filmin DVD'si D-R mağazalarında 14 lira. (Evinde bir "DVD oynatıcı" bulunmayan da artık sigara içen gibi "ikinci sınıf" sayılıyor, bu aleti 80 liraya bile satıyorlar...)
"Ben sinemaya 14 lira vermem" diyenler de bu yazıyı okumasınlar, bana onlar gibi okuyucu lazım değildir.
"Amistad", 1839 yılında Küba'dan ABD'ye zenci köle götüren ünlü bir "esir ticareti" gemisidir. Olay gerçektir.
Gemide isyan çıkar, limana vardığında da asi zenciler Amerikan makamlarınca tutuklanırlar.
İspanyol kaptan dava açar, "zarar ziyan gördüm, mallarımı geri isterim" der.
Zenci köleler mal mıdırlar, insan mıdırlar?
Amerikan hukukçuları birbirlerine girerler.
Filmin gerisini anlatmayalım da tadı kaçmasın.
Geçen gün bir barbar, fiyakalı SUV arabasını köpeklerin üstüne sürdü, birini ezip kaçtı.
Yakalanınca, "aracıma koşarak havladılar" dedi, sanki köpek tank gibi arabaya zarar verebilirmiş gibi, "birinin ayağının üstünden geçtiğimi hissettim" diye lafı kıvırdı.
300 lira ceza ödedi, serbest bırakıldı.
Çünkü Türk hukuku hayvanları "mal" olarak görüyor, ancak "sahipli hayvanın" öldürülmesini ya da yaralanmasını suç olarak kabul ediyor.
Sokak kedisi ya da köpeği mal bile sayılmıyor yani. Can da değil mal da değil, "itlaf" edilecek zararlı bir yaratık!
Bu durumda köpek öldürene nasıl "takdirname" vermemişler, hayret...
Zaten "trafik güvenliğini ihlalden" yemiş cezayı.
Yani "suç" değil "kabahat" işlemiş sayılıyor.
Hayvanları kasten öldürene 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngören, bunu işkenceyle yapanın da cezasını yarısı kadar arttıran kanun tasarısı üç yıldır meclis gündeminde görüşülmeyi bekliyor.