Aydınlar, halkın "mangal tutkusunu" anlamakta güçlük çekiyorlar.
Genellikle ormanlık alanda yapılıyor, çok tehlikeli, yangın çıkıyor, vb. Öyleyse nedir bu mangal saplantısı? Boş buldukları iki metrekare toprak parçasında yapanlar da var, ağaç ya da çalılık gerekmiyor.
Bir kere, halkımızın yüzyıllarca sürmüş "et hasretini" gideriyor...
Hani Kemal Tahir yerli malı bir sosyalizm kurmak için halkın "azla yetinme yeteneğine" güveniyordu ya, kazın ayağı hiç de öyle değildi.
Halk "tüketmek için" kıvranıyordu.
O yüzden de "yoksullukta eşitlik" vaat eden sola hiç yüz vermedi.
"Milli sporlarımızdan" biri ev alıp satmak, öteki araba alıp satmak oldu. Bu da bir açlığın giderilmesidir.
Mangal, yüzyıllarca bulgurla beslenmiş, en kabadayısı bulgur pilavına yumurta kırmış köylünün et ihtiyacını karşılıyor. İster pirzola, ister köfte, ister sucuk şeklinde...
Köylünün "ete doymasına" daha çok var.
Kolesterol bilmemne de hiç umurunda değildir. O, eğitimli şehirlilerin sorunudur.
İkincisi...