Çok sinsi bir politika yürütüyorlar: 15 Temmuz'dan sonra estirilen "milli birlik ve beraberlik" havasını kendi "lehlerine" çevirmeye çalışıyor, iyi niyet girişimlerini "iktidarı kısıtlamak" yönünde kullanmak istiyorlar.
Bir yandan "tutuklulardan bari gazeteci olanlar bırakılsın" kampanyası, öbür yandan Kılıçdaroğlu'na 15 Temmuz olaylarından hiç haketmediği bir paye çıkarma çabaları...
Bir yandan emekli askerleri çıkarıp çıkarıp konuşturmalar, "askeri liseler kapatılamaz, ordu cumhurbaşkanına bağlanamaz" propagandası...
Genel olarak bütün OHAL kararlarına karşı çıkma, en azından soğuk bakma... OHAL'i törpüleme çalışması...
Toz duman yatıştıkça yürekleneceklerini ve atağa kalkacaklarını söylemiştik. Birisi, "utanmasam sıkılmasam 'Allah darbecilerden razı olsun' diyeceğim" diyecek kadar ileri gitti.
Hayırlara vesile olan, Erdoğan'ın uzlaşma havasıymış.
Bu uzlaşma çabası istemezükçülere yarayacaktır.
Bunu istismar edecekler.
Kendilerine yontacaklar.
"İktidarın pozitif söylemine" övgüler düzerken, ilk hedefleri de anayasa tabii.
Kılıçdaroğlu onlardan çok daha gerilerde, o hâlâ sıradan bir kasaba politikacısı yaklaşımıyla "ilk dört maddeye dokundurtmayız" telinden çalıyor. İlk dört maddeye dokunmayı kimse aklından geçirmiyor.