Bu bir devrimdi.
Serbestçe Kürtçe konuşabilmek... Kürtçe gazete, kitap, dergi
çıkarabilmek... Kürtçe televizyon yayını yapabilmek... Kürt
beldelerine, kurumlarına, binalarına Kürtçe isim koyabilmek, daha
doğrusu bunların gerçek isimlerini kullanabilmek...
Tıpkı Fransa'da ve İspanya'da Basklar'ın elde ettikleri haklar
gibi.
PKK (yani onun arkasındaki üst akıl) adilik etmeseydi, görüşme
masasına tekme atmasaydı, arkadan daha başka haklar ve özgürlükler
de gelecekti... Bunlar yeni anayasada da yer bulacaklardı...
Ama PKK'nın derdi haklar ve özgürlükler değildir, ille de
bağımsızlıktır. Bu nedenle, gerçek bir demokratikleşmeden
korktu.
O yüzden de, tarihte ilk kez Kürtçe televizyon programı sunan
Rojin'in elini öpecek yerde, "Türkler'e hizmet veriyorsun" diye
kızcağızı ölümle tehdit etmişlerdi...
Güneydoğu illeri, son yıllarda huzura kavuştular.
Çünkü PKK'nın beli kırıldı, hendekler kapatıldı, yığınaklar yok
edildi, birçok kasaba cumhuriyete geri alındı. (Emperyalistler bunu
gördükleri için PKK'dan umutlarını kestiler, artık YPG üzerine
oynuyorlar.)