En büyük günahı darbe yapmış olması değildir, hayır. En büyük günahı, Türkiye'nin mutlak hakimi olduğu dönemde Türkiye'de "sistemli olarak işkence yapılmasına" göz yummuş olmasıdır.
Darbe, siyasi suçtur. İşkence, insanlık suçudur.
İşkenceyle Türkiye yeni tanışıyor değildi tabii... Ama daha önce "münferit olaylar"sayılabilecek bu rezillikler onun döneminde "kurumsallaştı" denilebilir. 12 Eylül faşizmi, 12 Mart faşizmini solladı geçti, 27 Mayıs faşizmine de rahmet okuttu.
Değer miydi o kadar gaddarlığa, sırf Yunanistan'ın NATO'ya dönebilmesi uğruna? Bir Amerikan operasyonu olan o darbede Amerikan yönetimi bunu da mı öğütlemişti yani?
Yargılanma süreci çok uzamış, varlığı ağır bir yük haline gelmişti, şimdi herkes derin bir nefes almıştır.
Ona verilecek en büyük ceza, rütbelerinin sökülmesi olacaktı. Mahkeme kararı da bu yöndedir. Öyle kağıt üzerinde, dava dosyasının bilgisayar diskinde, gazete sütunlarında falan değil.
Törenle... Alenen! Halka açık!
Yüzbaşı Dreyfus'a haksız yere yapıldığı gibi, ama bu sefer haklı olarak rütbesi sökülecek, kılıcı kırılacaktı!
Başkaca, kayda değer, ardından anlatılacak bir özelliği yoktu. Öyle "diktatör" deyince akla gelen çarpıcı tiplerden değildi. Aynı "gardrop Atatürkçülüğü" tornasından çıkmış binlerce kişiden olumlu ya da olumsuz, belirgin bir farkı bulunmuyordu. Ona baktıkça aklıma ilkokul öğretmenim gelirdi: