Fransa'da yakında başkanlık seçimi var, belki biliyorsunuz belki duymadınız.
Sarkozy'nin yerine büyük havalarla gelen Hollande beceriksizliği ve yeteneksizliğiyle Fransız solunu kepaze etti ve yeniden adaylığını koymadı, koyamadı.
Şimdi on bir aday var, sekizi çarçur.
Güçlü adaylardan Jean-Luc Melanchon, geçen akşam bir televizyon programında "anayasayı değiştirelim, altıncı cumhuriyeti ilan edelim" dedi.
Bunun üzerine Fransa birbirine girmedi.
Bizde kıyamet kopar bu laf sarfedilse.
Hakaretler yağmur olur yağar.
Fransızlar cumhuriyetlerine anayasa değiştikçe yeni bir numara vermekten gocunmazlar, biz korkarız.
1960'ta birinci cumhuriyet onu kuran bürokratlar tarafından darbeyle bitirilmiştir, 1980'de ikinci cumhuriyet de gene onu kuran bürokratlar tarafından darbeyle...
Şimdi birdenbire saf değiştirerek ve hayır cephesine geçerek rahmetli babası Celal Bayar'ın kemiklerini sızlatan Nilüfer Gürsoy, Aydın Doğan'ın gazetesine verdiği tam sayfa ilanda, darbecilerin "27 Mayıs döneminin başında 'ikinci cumhuriyet' deyip sonra da devletin sürekliliğine ters düştüğünü farkedip vazgeçtiklerini" hatırlatıyor...
Meclisi kapatacaksın, anayasayı çöpe atacaksın, üç kişiyi sallandıracaksın, sonra da süreklilikten sözedeceksin!
Yirmi yıl sonra meclisi bir kere daha basıp kendi anayasanı bir kere daha çöpe atacaksın, gene süreklilik sayılacak.
Hanımefendi, sizin "su müdürü" öleli iki sene oldu.
En son kurduğu çakma parti de son seçimde ancak yüzde 0.03 oy toplayabildi.
Yani, geçti o günler, geçti...
Bizim İlhan (Kesici) rahmetlinin emir ve direktifleri doğrultusunda gitti CHP'den mebus oldu, yani CHP içinde bir çeşit "DYP konsolosu", onu anladık da...
Sizin ahır ömrünüzde Kılıçdaroğlu'na verdiğiniz desteği yorumlayamadık.
İnönü 1969 yılında "kuyudan adam çıkarma" politikası uygulayıp pederinize el uzatmış, onunla barışmıştı... Bu manevranız bunun teşekkürü mü oluyor?