Hayır efendim, Lozan tartışmasına girmeyeceğiz. Bu memlekette Lozan'a "zafer" diyen solcu, "hezimet" diyen sağcı sayılıyor.
Bu memlekette Abdülaziz "intihar etti" diyen solcu, "öldürüldü" diyen sağcı sayılıyor.
İttihatçı mantığı budur.
Türk Dil Kurumu'nun "kendi dilinde Latin alfabesiyle yazılan özel isimler olduğu gibi bırakılır, başka alfabelerle yazılan özel isimler Türkçe okunduğu şekliyle kullanılır" kuralı son derece açık ve seçik olduğu halde, necip Türk basını ısrarla bu kuralı çiğniyor... Bundan zevk alıyor olmalı...
Türk gazetecileri Sevres'e ya da Lausanne'a gezmeye gidiyorlar ama antlaşmalar ne hikmetse Sevr ve Lozan'da yapılıyor!
Çok direndik ama kurtlar kapmasın diye sonradan biz de sürüye uyduk, Sevres'i Sevr, Lausanne'ı Lozan yapmak zorunda kaldık. Bu hıyar ortama bu kadar taviz yeter.
Madem söz İttihatçılar'dan açıldı, gündemde ünlü bir İttihatçı var. Tövbe, gündemde yok da, getirmeye çalışıyorlar.
Hasta CHP'li bir gazeteci, günlerdir ısrarla bu konuyu işliyor.
Sözkonusu kişi Nuri Killigil.
"Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa" diyeyim de anlayınız.
Dünya savaşı kaybedilince Enver gibi Nuri de gitti. 1938 yılına kadar Almanya'da yaşadı. (Neden acaba?)
Sonra yurda döndü ve ülkemizin önde gelen "Turancı"ları arasına katıldı.
Bunlar Türkiye'yi Almanya safında İkinci Dünya Savaşı'na sokmak ve Kızılordu'ya saldırtmak istiyorlardı. Ödül olarak da Kafkasya'yı almak ve hatta bir Turan İmparatorluğu kurmak hayalini besliyorlardı. Wehrmacht kuzeyden Stalingrad'a dalmıştı, biz de onun güneyinden Baku'ya dalacaktık...