Atacak çamurları kalmadı, demiştim. Fena halde yanılmışım. Özür
dilerim.
Çünkü aklım puştluğa çalışmıyor.
Son olarak şunu bulmuşlar: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir ara
Dolmabahçe Sarayı'na geçmek istediği, ancak güvenlik sağlanamaz
gerekçesiyle bundan vazgeçtiği doğru mu?"
Anahtar kelime de "geçmek" tabii, sıkışırlarsa "biz sürekli kalmak
demedik ki, yazın bir ara uğramayı kastettik" deyip
sıyıracaklar.
Aslına bakarsanız Anayasa'da "cumhurbaşkanı şurada oturur" diye bir
kayıt yok. Bu konuda herhangi bir kanun da yok.
Yani, Dolmabahçe Sarayı'nda da oturabilir, Altındağ'da tek gözlü
bir hanede de.
Fakat Dolmabahçe Sarayı'nda oturması için başkentin İstanbul olması
gerekmez miydi? İlginçtir, "Ankara'da oturur" diye bir kayıt da yok
Anayasa'da.
Uzun iştir. Görevi almaya gitse, Kılıçdaroğlu'nun uçağa binmesi
gerekir.
Tabii bunun için o sarayın önce "müze olmaktan çıkarılması"
gerekecektir...
Atatürk devrinde müze değildi, halka kapalıydı, onun için büyük
önder gidip rahatlıkla kalabiliyordu orada.
Allah Allah, bugün sağlanamayan güvenlik acaba o dönemde nasıl
sağlanabiliyordu?
MİT ajanlarının nöbet tuttukları, fakat buna rağmen Atatürk'ün "bu
gözetimden çok bunaldığı için" geceleri kaçıp kaçıp hemen karşıdaki
Küçük Çiftlik Gazinosu'na gittiği, bir şehir efsanesi değilse de
bir cumhuriyet efsanesidir...