Cumhuriyet Halk Partisi, belediye seçimleri öncesinde "sağ
söylemle konuşmaktan" vazgeçmiş!
Bunlar kamp yapmışlardı, görevlendirilen bir heyet bir "strateji,
yöntem, hedefler, yapı, öncelikler ve öneriler" (üff) raporu
hazırlamıştı, bunu kabul etmişlerdi.
Bu rapora göre CHP belediye seçimleri sürecinde "entellektüel,
akademik ve elitist bariyerleri aşıp, sağ partilere oy veren büyük
kesimin diliyle konuşmaya" ağırlık verecekti.
Yani bol bol bismillah, inşallah, maşallah, fesüphanallah...
Hatta ezan okunurken de Adnan Menderes gibi susmaca belki...
Kocasının bilmemkaç dakikada bilmemkaç porsiyon domuz yediğiyle
övünen hanım ağzını çalkalayacaktı...
Çünkü bunları "sağcılık" sanıyorlar.
Sağcılık, el kadar bebeleri "varlığım Türk varlığına armağan olsun"
diye bağırtmaktır.
Siyasi tilki Kılıçdaroğlu, Kürtler'i kızdırmamak için bu konuda
susuyor. Faşistlere yatsa bir türlü, karşı çıksa bir türlü.
Rapor canım. Parti içinden yani.
Bunun üzerine raporu hazırlayan komisyonun tükürdüğünü yalamışlar, vazgeçmişler.
Peki ne yapacaklarmış, onun yerine sol söylem mi kullanacaklarmış?
Örneğin, Kılıçdaroğlu'nun gönlünde yatan İstanbul adayı Abdüllatif Şener birdenbire "iki üç daha fazla Vietnam, Ernesto'ya bin selam" diye bağırmaya mı başlayacak?
Yok canım, "ortadan" gideceklermiş. "Tüm kesimleri" kucaklayacaklarmış.
Bir sağa bir sola yatmaktan artık vazgeçiyorlar, ortaya yatıyorlar.
Neresidir o orta? Ne sağcılık ne solculuk futbolculuk mu? Orada bile artık göbekten oynamak kalmadı, oyunu kanatlara yaymak gerekiyor...
Ortadan söylem nasıl olur?
"Atatürk de yaşasın Vahdettin de" gibilerden mi?
İşçi de haklıdır işveren de haklıdır...
Toprak işleyenin su kullananın ama aynı zamanda tapusuna sahip olanın...
"Andımız" çocuklara hem söyletilsin hem söyletilmesin.
"Köykent" istesinler, bakın ne güzel bir örnek. Hem köy hem kent, ne köy ne kent. Ortadan.
Yoksa şimdi, komisyonun raporunu reddedince "entellektüel, akademik ve elitist bariyerlere" geri mi dönülüyor?
Peki söyle bakalım Kemal Bey, varoluş mu özden önce gelir, öz mü varoluştan önce?
Birincisi tabii. Ben sana Fransızca'sını da yazayım da daha elitist olsun: L'existence precede l'essence.
Yoksa Fransızca bilmiyor musun? Çok ayıp.
Ailesi domuz yiyen il başkanın biliyor mu bari?
Hadi hayırlı seçimler. İyi oynayan kazansın. Bak, tam ortadan oldu.