Necip Türk matbuatı, geçtiğimiz günleri son derece önemli
memleket meselelerini tartışarak geçirdi.
Bunların başında "menemene soğan konur mu konmaz mı" tartışması
geliyordu.
Psikopat yatağı "sosyal medya" da elbette buna maydanoz oldu.
Anket yapıldı: Az farkla soğancılar kazandılar.
Fakat gayet alicenap davrandılar, soğana karşı çıkanlar için
"sonuçta onlar da bu vatanın evladıdır" diyerek herkesi
kucakladılar. Milli birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç
duyduğumuz şu günlerde doğru olan tutum da buydu.
Soğan tartışmasının CHP içindeki yankıları öğrenilemedi.
Acaba orada da bir "soğanlılarsoğansızlar" bölünmesi yaşanacak
mıdır? Yeni yeni "fraksiyonlar" ortaya çıkacak mıdır? Kuru
soğancılar, dolmalık biberciler, "kabakyolcular", mutfak ayarlarına
dönmek isteyenler...
(Uzun süredir sesleri çıkmayan "domatesçiler" yeniden başlarını
kaldırdılar mesela.) Selvi Hanım menemene soğan koyar mı?
Ülkü Hanım koymaz mı?
Selin Sayek Böke'nin bu konuda tavrı nedir?
Ya acaba muhalefetin diğer kanadı ne düşünmektedir?
Meral Hanım soğan kullanıyor mu?
İktidara geldiği zaman "bize çok güzel yemekler pişireceğini" vaat
etmiş olan Meral Hanım menemenin içine ne koyacaktır? Yeşil biberi
ince ince mi doğrayacaktır, kalın kalın mı?
Bunlar bir an önce cevaplanması gereken sorulardır, belediye
seçimlerine kalmamasında yarar vardır.
Hükümeti kızdırmak istemeyenler, bunun aslının "melemen" olduğunu ileri sürdüler.
Sonuçta, bu konu ortada kaldı.
Şimdi "menemenciler-melemenciler" şeklinde de bir bölünmeden korkarız.
Yazıktır bu memlekete efendiler!
Bu cennet vatanı "etimolojiye" kurban etmeyiniz.
Her türlü "lojiye" kurban ettiniz, bari buna etmeyin. *** Diğer bir önemli tartışma, "Gülriz açtığına göre Ajda da açmalı mıdır" meselesi oldu.
Açsın diyenler seslerini fazla duyuramadılar.
Ama bu onlara "magazin lagalugasına yatarak yemiş oldukları eski siyasi herzeleri hükümetin gözünden kaçırma" fırsatı sağladı.
Ya da öyle sanıyorlar.