Tokat yedim a dostlar... Suratımda patladı...
Vallahi alev alev yanıyor yanağım... Beş parmağın izi kaldı...
Üstelik Atatürk'ü savunmak için bana atılan bu tokat "Osmanlı
tokadı" çıktı! Öyle diyorlar. Bu ne yaman çelişki anne? Çünkü
Atatürk'e sövmüşüm. (Hiçbir savcının bundan haberi yok.)
Nasıl sövmüşüm? Profesör Aziz Sancar'la dalga geçmişim, eh o da
Nobel'ini Atatürk'e borçlu ya... Bizim hukukumuzda "yansıma yoluyla
hakaret" yoktur ama faşist hukukunda varmış.
Üstelik cumhurbaşkanının yemeğe çağırdığı bir adam... Hiç dalga
geçilir mi? Ben kim oluyorum da koskoca profesörle...
İmdi... Hangi tarihte, dünyanın hangi ülkesinde, şu ya da bu dalda
Nobel ödülü alan herhangi bir kişi ödülünü götürüp ülkesinin
Genelkurmay Başkanı'na teslim etmiştir? Ben bilmiyorum, bilen varsa
bildirsin.
Sayın profesör, ödülün "parasal" kısmını da (8 milyon İsveç kronu
karşılığı 1 milyon 200 bin dolar, yani 3 milyon 500 bin Türk
lirası) örneğin Mehmetçik Vakfı'na hibe etmeyi düşünmekte
midir?
Ne yani, Zeki Müren kadar vatansever değil midir?
Peki Kanserle Savaş Vakfı, Lösemili Çocuklar Vakfı falan? Mevzunun
aidiyeti cihetiyle...
Bu kadar sevdiği vatanına dönüp çalışmalarını burada sürdürmek de
aklından hiç geçmiş midir?
Bu hesaba göre, Orhan Pamuk da madalyasını kime vermelidir? Nobel
parasının bir kısmıyla New York'ta apartman dairesi aldığı
söylenmişti, kalanını nasıl yemelidir?
Orhan niçin ödülü alır almaz Anıtkabir'e koşmamıştır?
Okuduğu okul olan Robert College 1863'te açıldığına göre, ödülü
Abdülaziz'e borçlu olabilir mi?
Sayın profesörün ceketinin yakasında Türk bayrağı ve Atatürk
rozeti, kravatında Osmanlı tuğrası taşıması bir "sentez" midir?
(Hangi padişahın tuğrası, o da belli değil.)
Yoksa sayın profesör bir "show" yapıyor olabilir mi acaba?
Bütün bunları bir yana bırakalım. Profesör Sancar'ı elbette
kutluyoruz, bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Cumhurbaşkanımızın Nobel almış bir bilim adamını yemeğe davet
etmesi de elbette alkışlanacak bir davranıştır.
Gerisini, Nobel almış bir yazarımızı yemeğe davet "etmemiş" olan
Ahmet Necdet Sezer'in şakşakçıları düşünsünler.