Kulağıma şöyle bir eleştiri geldi: "Seçimi AKP kazanacak demiştin, şişmedin mi?"
Cevabım da şudur:
"Eh, siz 1977 seçimlerinde birinci parti çıkan, yüzde 41 oy alan ve fakat hükümet kuracak koltuk sayısını tutturamayan CHP'yi 'kazanmış' saydığınıza ve bunu otuz sekiz yıldır ısrarla söylediğinize göre, şimdi biz de 2015 seçimlerinde birinci parti çıkan, yüzde 41 oy alan ve fakat hükümeti kuracak koltuk sayısını tutturamayan AKP'yi kazanmış saydık gitti!"
Dikkat çeken ama bu gürültü patırtıda kimsenin pek üstünde durmadığı iki husus var.
Bir: AKP'yi törpülemiş olmanın zafer sarhoşluğu içinde, muhalefet bu kez geleneksel"seçime hile karıştı, şaibe var" tantanasını yapamadı!
Oysa seçimden önce kendilerini buna hazırlamışlar, gazetelerinde haftalarca önceden başlayarak bunun "peşrevine" de girişmişler, hatta henüz yapılmamış seçimi Avrupa'ya ve Amerika'ya şikayet bile etmişlerdi...
Şimdi, güneydoğuda köy köy dolaşıp "bütün oylar silme HDP'ye çıkmazsa ölümlerden ölüm beğenin" diye tehditler savurmuş olan PKK örgütünü de şikayet ederler mi acaba?
İki: Seçime katılma oranının yüksek olmasına (yüzde 86) övgüler düzülüyor ama sandık başına gitmemiş tam 7 milyon seçmen var!
Tenezzül buyurup oylarını kullanmadılar ama ortalıkta vatandaş diye dolaşacaklar ve "bu ne biçim memleket" diye dırlanmayı sürdürecekler.
Küçük partilerin durumu da içler acısı: Saadet Partisi yüzde 2'de kalmış, böylece "en bir öz ve de hakiki Ak Parti biziz" balonunu pek kimsenin yutmamış olduğu görülüyor.
Nasyonal sosyalistler ve bazı emekli paşalar yüzde 0.35... Demek ki halkımız Yunanistan'dan ada mada istemiyor!