İkisi de rahmetli oldular, Hüseyin Baş, Oktay Akbal'la ne güzel
dalgasını geçmişti: Oktay ağabey lokantaya gitmiş...
Garsona sormuş: "Ne yemek var oğlum, ne vereceksin?" Garson
"menemen var efendim" deyince Oktay ağabey dövünmeye başlamış: "Ah
Kubilay, vah Kubilay!"
Aralık ayı karanlık ve soğuk demektir. Saatler ileri de alınsa geri
de alınsa yılın en sevimsiz ayıdır aralık. Aynı zamanda iki şey
daha demektir: Biri İsmet İnönü'nün ölümü, öteki Kubilay'ın
ölümü.
Sizi bilmem, benim aklıma bunlar gelir.
"Gericiler" Menemen'de Mustafa Fehmi Kubilay'a saldırdılar ve
öldürdüler.
Kubilay'ın bir "öğretmen" olduğu söylenir, bunun altı çizilir
seksen altı yıldır.
Oysa üzerinde üniforma vardı. Kubilay bir yedek subaydı.
Asteğmendi.
Seksen altı yıldır hep sözkonusu gericilerin "bir öğretmene"
saldırdığı söylendi, olayın "asker boyutu" gözlerden kaçırılmak
istendi.
Menemen'de ayaklananlar eğitim sistemine, alfabe reformuna falan
değil, "Ankara yönetimine" saldırıyorlardı...
Sözkonusu Ankara yönetimi, yani CHP diktası, ağustos ayından beri
memlekette esen demokrasi havasına tahammül edememiş, muhalefeti
bir kere daha susturmuş, gene boğmuştu.
Serbest Fırka 18 Aralık 1930 tarihinde kendi kendini feshetti (buna
zorlandı), Kubilay bundan tam beş gün sonra öldürüldü, 23 Aralık
1930.