Çok düşündüm: Sallayan mı utanmalı, onun sallamasında boncuk
bulan basın zevzekleri mi?
Marifetmiş gibi yazıyorlar. Hem yer doluyor, hem de "Belki
iktidara zarar verir" diye küçük bir umut...
Karamollaoğlu sallamış: Türkiye'nin problemlerini
çözeceğiz.
Be adam, senin etin ne budun ne? Neyinle ne çözeceksin?
Önce Meclis'e iki kişi sok da ondan sonra konuş.
Gültekin diye bir adam var, o da sallıyor.
Muharrem desen, sallama kralı.
Bunlar ne ara "büyük adam" sırasına girdiler?
Ne güzel oluyor desteksiz atmak...
Ve de ortalıkta kasıla kasıla dolanmak...
İstanbul'da İRAP varmış.
"İl Afet Risk Azaltma Planı"....
İrice bir balon.
Buna göre, İstanbul'un başında dokuz tehlike varmış: Deprem, sel,
taşkın, yangın, endüstriyel kazalar, ulaşım kazaları, kütle
hareketleri (heyelan-toprak kayması), meteorolojik-iklimsel
afetler, terör saldırıları, toplumsal olaylar ve çevre
kirliliği...
Bir Putin'in bomba atmasını unutmuşlar, bir de uzaylıların
gelişini.
Bunlarla nasıl baş edilecekmiş peki?
Dört amaç varmış. Eh, dokuz tehlikeye dört amaç, akmasa da
damlar.
Nelermiş bu İRAP'ın amaçları?
Bir: Şehri güvenli hale getirmek...
Nasıl olacakmış? Zabıta sayısını artırarak mı?
Belli değil, belli olması da gerekli değil. Salla gitsin.
İki: Afet risk yönetimini güçlendirmek...
Örneğin, yönetim kurulunun üye sayısını artırarak mı, maaşlara zam
yaparak mı?
Üç: Afetlerden etkilenmeyen bir ekonomi kurmak...
Bakın en kolayı bu.
İmamoğlu şıpın işi kurar.
"Hiçbir şeyden etkilenmemenin" kralıdır,
ekonomiye de bunu öğretir, olur biter.
Dört: Afetlere karşı dirençli bir toplum oluşturmak...
Bilinçlisini duymuştuk da dirençlisini duymamıştık.