Darbeciler "ağababaları" 27 Mayısçılar'ın dosyasını
incelemişler. Kemal Tahir'in deyimiyle "o kitaptan bir akıl, bu
kitaptan bir akıl" alacaklar...
Demek ki akılcı yaklaşım şart, psikopat muskası fazla da işe
yaramıyor, sakalının kılında ve terini sildiği mendilde keramet
yok. (Yanlış yapmışlar, terli mendilini yutmak yerine kirli donunu
koklayacaklardı, onlara bu yakışırdı!)
İyi inceleselerdi, darbelerin cuma akşamları mesai saatinin
bitiminde değil, perşembeyi cumaya bağlayan gece, sabaha karşı
yapıldığını görürlerdi.
Çünkü ertesi gün sokağa çıkma yasağı koyarsın, akşama doğru
kaldırsan bile hafta sonu tatili başlamıştır, pazartesi sabahına
kadar üç gün kazanırsın.
Halkın banka şubelerine koşmaması için... Şokun atlatılması
için...
Eh, o zaman da arkada Amerika vardı şimdi de... Herhalde buna
güvendiler.
Ve de darbe haberi sızınca, acullukla kendilerini "akşam trafiğine"
attılar. Sabaha karşı dört yerine akşam dokuz buçukta piyasaya
çıktılar.
İstanbul'da trafiğin en pis günü ve saati!
Köprünün bir yönünü tanklar tutmuşlardı, öbür yönde özel arabalar,
taksiler vızır vızır. Tövbe, öyle de değil, çünkü tıkanmış
yoğunluktan.
Halka ateş etmeye kararlıydılar ama "halkın da onlara kendince
cevap vereceğini" hiç ummamışlardı...
Sen "direnen olursa devirin" komutunu verirsen, bir kahraman da
çıkar seni alnının çatından devirir.
15 Temmuzcular bir başka dosyayı daha incelemişler, Talat Aydemir
dosyasını.
Rahmetli amcam albaydı, 1962 yılının şubat ayı başlarında sanırım
özlük işlerini takip için Ankara'ya gidip gelmişti, bir gün babama
anlatıyordu, ben de bacak kadar boyumla kulak misafiri
olmuştum:
"Bu Talat delirmiş," diyordu, "mahfelde rakı içerken (Ankara
Orduevi) İsmet Paşa'yı nasıl asıp keseceğini bağıra çağıra
anlatıyor, yan masada da askeri istihbarat harıl harıl not
tutuyor!"
Yıllar sonra aynı yanlışı Meserret Kıraathanesi'nde bilardo
oynarken Yakup Cemil'in de yapmış olduğunu okuyup öğrenecektim.
Talat Aydemir'in hastalık derecesinde "İnönü takıntısı" vardı,
bunların da "Erdoğan takıntısı" olduğu gibi.
Ve de anlı şanlı "cumhuriyet kızları" arasında, Talat Aydemir'i
sırf "her gün tıraş olduğu, kolonya sürdüğü ve ayakkabılarını da
boyattığı" için beğenen, destekleyen vardı. İsim vermeyelim de
torunu torbası utanmasın.
Darbenin iki numaralı adamı Fethi Gürcan komutanına telefon ediyor:
"İsmet Paşa'yı tutukladım, ne yapayım?"