Bir taşra lisesinde ilginç ve hoş bir deney: Öğrenciler,
inceledikleri bir romanın karakterlerinden birine
bürünecekler ve bir süre o dekorda öyle yaşayacaklar!
Seçim öğrenciye bırakılıyor. Dekoru kurmak da onun işi.
Lakin resimlere baktım, roman kişisi kılığına giren çocuklar
arasında tanıyacağımız, "hah işe budur" diyeceğimiz kimse
yok.
Pek pek bir büyücü şapkası...
Çünkü Z kuşağı roman deyince Harry Potter'dan öte pek gidemiyor.
Hadi bir de Yüzüklerin Efendisi olsun, Gandalf falan.
Kötü "dönem filmlerinde" olduğu gibi kadınlara tüllü
hotoz, erkeklere fötr şapka giydirince, arkadan da tramvay
geçirince iş bitmiyor.
Bunlar da uzun etekte kalmışlar.
Geçenlerde genç bir arkadaşa yardımcı olmaya çalışıyordum,
hocası ödev vermiş, Kafka'nın "Dönüşüm" adlı uzun
öyküsünü okuyacak, özetleyecek, yorumlayacak...
Uzun uzun anlattım, ilgisini çeksin diye Kafka'nın Prag'da
Büyücüler Sokağı'ndaki evini de anlattım, beş metrekare...
Çalıştığı sigorta şirketini de anlattım... Hani oradaki boğucu
atmosfer ve mutsuz günleri onu "Dava"yı yazmaya yöneltmişti...
Önce "Prag nerede?" diye sordu.
Sonra da ekledi: "Peki Kafka İstanbul'da nerede
oturmuş?"
Şimdi gel de onu böcek kılığına sok bakalım.
Durum budur arkadaşlar.