Durumları umutsuz.
Biliyorlar ki ne İlhan Kesici'nin hali var cumhurbaşkanlığı
seçimini kazanmaya, ne de Meral Akşener'in.
Fiyasko büyük olacak.
İlker Başbuğ'u öne sürmeye çalışıyorlar, "bürokrasiye biat etmeye"
alışık oldukları için, ama doksan yıldır "asker başkanlar" hep
mecliste seçilmiş, hiç halka sorulmamış...
Halkın bir askere oy vereceğini hiç sanmıyorlar.
Haklılar.
Kalıyor gene Kılıçdaroğlu'nu kendi adaylığını koymaya ikna
etmek...
Zor. Hazret kaybedeceği seçime girip parti başkanlığını da
tehlikeye sokmak istemez. Belki Deniz Baykal'ı öne itip "harcamayı"
tercih edecektir.
Belki de biryerlere bakıp alacağı işarete göre bir karar
verecektir!
Şimdi bir de "Macron arayışı" yumurtladılar.
Fransa'da, doğru dürüst siyaset tecrübesi olmayan, bir yılda gelip
bütün adayları sollayıp cumhurbaşkanı olan Emmanuel Macron... 1977
doğumlu bir çocuk, bize göre süt kuzusu. (Bunun da sonu hüsran
olacak, bekleyelim görelim.) Çıkar mı bizde böyle bir sürpriz
isim?
Önce, "çıkması için bir neden var mı" diye soralım.
Bizde bütün itibarını yitirmiş bir iktidar partisi mi var?
Hiçbir umut vermeyen bir ana muhalefet var olmasına var da...
Bizde, büyük havalarla gelip de beş yılda çok kötü çuvallayan,
seçmenin bütün umutlarını yere yıkan François Hollande gibi bir
kifayetsiz muhteris mi gelip geçmiş? (Hani Ecevit olsaydı, belki
de...) Bizde Marine Le Pen'in temsil ettiği bir faşizm tehlikesi mi
kapıya dayanmış?
Bizde ekonomi batakta mı?
Büyüme hızı dibe mi vurmuş?
Öyleyse?
"Türk işi yerli ve de milli bir Macron" istiyorlarmış!
Yerli ve milli nasıl olacak?
Sünnetli olacak herhalde.
Ali Koç'u aday gösterin canım! Cem Boyner şansını kaçırdı.
Hizmetin hakkını verin.
Holdinginizin başı, hem Türkiye'ye başkan olur hem
Fenerbahçe'ye.
Küçük bir kusuru var, Macron'dan on yaş büyük, ama artık o kadar da
olacak...
Bu kafayla devam edin bakalım, nereye gidebileceksiniz?