Selahattin Demirtaş "birden fazla parlamento ayrılık anlamına
gelmez" demiş. Yalan söylüyor. O anlama gelir.
Biliyorsunuz, Demirtaş geçen gün de "parlamentoları partiler değil
halk kurar ve halk isterse birden fazla parlamento da kurar" demiş,
eğer HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılırsa ayrı bir
meclis oluşturacaklarını söylemişti.
Öteden beri arzusu buydu: Bir "Diyarbakır meclisi" oluşturmak,
hatta Ankara'ya "yürümek"... Bunu seçimden önce de dile getirmişti.
Görüntüyü hafifletmek için güya başka bölgeleri de devreye sokuyor,
Karadeniz'de, Trakya'da falan da böyle meclisler kurulabileceğini
ima ediyordu.
Oyunu çoğunlukla AKP'ye yağdıran Kürt seçmeni ayrı bir meclis
isteyecekmiş! Buna kargalar bile gülerler.
Halk istese bile birden fazla parlamento kuramaz.
Bu iş çocuk oyuncağı değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi açık
olduğu halde ikinci bir meclis oluşturmaya kalkan, kendini
"ağırlaştırılmış müebbet" talebiyle hâkim karşısında bulur. Eskiden
olsa cezası idamdı.
Postalcılar bu tuzağa Recep Tayyip Erdoğan'ı düşürmek istemişler,
onu anayasa değişikliği için ayrı bir Kurucu Meclis toplamaya
yönelterek "ileride asabilmenin" yolunu yapmaya kalkmışlardı,
hatırlayacaksınız.
Demirtaş bu tuzağa düşmeye pek gönüllü görünüyor. Amaç maraza
çıkarmak, daha doğrusu geçen haziran ayından beri çıkardıkları
marazayı bir adım daha ileri götürmektir.
HDP bir şekilde "kendini meclisten kovdurmak için" çalışıyor.
İktidar bunu gördü, "aldım kabul ettim" dedi.