Malum efsaneler...
Bunlar "şehir" efsanesi de değil, basın çıkışlı ülke
efsaneleri...
Biri, "merkez sağ-merkez sol" palavrasıdır.
Herhalde "sağ" deyince ayıp olacağını düşündüklerinden, sağa hep
"merkez sağ" diyerek onun görüntüsünü "yumuşatmaya", lokmayı
tatlandırmaya çalıştılar. Çaya şeker koymak gibi bir şey.
Kimler mi? Memur gazeteleri.
Bu o kadar yer etmiş ki, baksanıza, Meral Hanım ve adamları bile
"biz sağcıyız" demeye korkuyorlar, "merkez sağ" bile demeye
çekiniyorlar da "milli merkezdeyiz" diye bir balon üfürdüler.
Biri de "merkez sol" safsatası.
Memur gazeteleri durup durup bunu öne sürerek CHP'nin "solda"
olduğu yalanını kamuoyuna yedirdiler.
Birçok ahmak sosyalist bile buna inandı.
Bürokrasinin kurduğu memur partisi, yakın tarihte solu hem de üç
kere çok kötü "tırpanlamış" İnönü'nün partisi (1925, 1946 ve
1968'de), iktidarında halkı inim inim inletmiş parti nereden sol
oluyordu?
Haa, Ecevit canım...
"Toprak işleyenin, su kullananın" sloganı mı? Ecevit hangi tarlayı,
hangi çeşmeyi kullanana verdi acaba?
"Sev kardeşim, elini ver bana, dünyaya geldik bir kere, kavgayı
bırak her gün bu şarkıyı söyle" deyince mi solcu olunuyordu, yoksa
"ak günlere, günlere" diye herkesin, ama en sağcısından en
solcusuna kadar herkesin atabileceği içi boş sloganları atınca
mı?
Efendim sol tek başına hiç iktidar olamamış ki bu memlekette...
Tövbe, "kısa dönemli CHP-MSP ve DYP-SHP koalisyon hükümetlerini
saymazsak"mış...
Yani sol o zamanlar iktidar.
Bunu söyleyen madrabaz, o kısa dönemlerden birincisinde Ecevit'in
ve CHP'nin...