Bu köşede, hem de kaç kere, Twitter denilen ve birtakım psikopatların ruh çöplerini boşalttıkları İnternet sitesiyle hiçbir ilgim ve ilişkim olmadığını belirttim. Türkçe bilen anlar.
Orada açılmış hiçbir "hesabım" da yoktur. Hele Instagram dedikleri bir yer varmış, ne oraya ne de Twitter'e bugüne kadar merak edip bir kerecik "girip bakmış" bile değilim. Keza, Facebook adlı siteyle de ilgim yoktur. Gazetem, bütün yazarlarına yaptığı gibi bana sormadan orada bir sayfa açmış, yazılarımı iktibas ediyor, bakmıyorum bile...
Birçok masumun başını yakan rezillik benim de başıma geldi: Adımı kullanan bir şerefsiz, Twitter'de ona buna hakaretler yağdırıyormuş. Üstelik böyle bir de değil, üç-dört ayrı kişi varmış.
Bekir Coşkun'a da benim adımla hakaret etmişler, Bekir de suç duyurusunda bulunmuş.
Burada defalarca belirttik ilgimiz olmadığını... Bekir bunları ya okumuyor, ya da bu yaptığı işgüzarlıktan "fırsat bu fırsattır" diye gizli bir zevk alıyor.
Gerek ben gerekse avukatlarım, bu açıklamamızın "ihbar" kabul edilerek Twitter'de adımı kullanan kişi ya da kişilerin yakalanmaları ve cezalandırılmaları için suç duyurusunda da bulunduk. Resmi dilekçe de verdik.
Tık çıkmadı.
Emniyet Müdürlüğü'nde bir "sanal suçlar şubesi" var. Siber suç mu, ne diyorlarsa artık... Burada çalışan polisler devletten maaş alıyorlar.
Bu ülkede ayrıca, kendisine verilen ihbar dilekçesini işleme koymakla yükümlü, polisi suçluları yakalamaya yönlendirecek ve gene devletten maaş alan, çok tarafsız savcılar da var.