Yok, bunlar akıllanmayacaklar. Pazarlamaya çalıştıkları "Atatürk
rahibeleri" çok geriden geliyorlar. En az yirmi yıl geriden.
Hani şu tayyör-etekli, çoğunlukla kısa beyaz saçlı, ayakları
"Loafer" ayakkabılı, genellikle kilolu, genellikle iri kalçalı,
orta yaşlı hanımlar... İçine de fırfırlı Ankara bluzu, 1936
model.
Bindikleri her dolmuşun sürücüsüyle kavga etmekten de ayrı bir zevk
alan tipler.
Yok, bunlar Cihangir'de oturmazlar, orası fazla çılgın gelir.
Kitap falan da okumazlar, bazı kitapların adını duymuşlardır.
Bilinçaltı korkularından bir türlü sıyrılamadılar. Bu bir korku mu,
yoksa kendi kendilerine bile itiraf edemedikleri gizli bir fantezi
mi, ona da psikologlar karar versinler.
Grinin elli tonu varmış, bizimkilerde durum kapkara.
Birtakım kıllı, kısa ve kalın bacaklı adamlar (bunlar "İslamcılar"
oluyorlar), gelip bunların hatırını soracaklarmış. (Bu eylem
Tevrat'ta "onurlandırmak" ya da "bilmek" fiiliyle anlatılır,
buyurunuz buradan yakınız.)
Onlar zaten balık da yemezlermiş, et yerlermiş. Mangal
yaparlarmış.
Eh, kendi cenahlarından bu kadar "aseksüel" adam çıkarsa ne yapsın
gariplerim? Gürsel Tekin Brad Pitt'i andırmıyor ki...
"İran'a benzeyeceğiz" blöfünü on beş yıldır yutturmayı deniyorlar.
(İşin matrağı, İranlı yöneticiler de "Türkiye'ye benzeriz" endişesi
içindeler!) Etkileyebildikleri, ancak kendi yaş gruplarından bazı
emekli bürokratlar. Onlar da cinselliği falan çoktan bırakmışlar,
ya da cinsellik onları bırakmış, Yunanistan'dan ada istiyorlar.
Bu blöfün tutmadığını yaşayarak öğrendiler ama ısrarla ısıtıp
piyasaya sürüyorlar. Ne yapsınlar, edecek başka lafları yok.