Yakın zamana kadar kimse varlığını bile bilmezdi...
Gültekin Uysal diye bir genç.
Efendiden, kendi halinde, mülayim bir genç.
Uyanıklık etti, şu ünlü masada kendine bir tabure uydurdu, önemli
adam sırasına girdi.
Şimdi muhalefet liderlerinden biri sayılıyor! Onlarla birlikte
zeytinyağlı kereviz yiyor.
Bir particiğin de genel başkanı.
Önder Aksakal onun kadar uyanık çıkamadı. Bu tufaya
giremedi.
İmdi... Bunlar kendi aralarında bir protokol yapmışlar.
Bir "eşgüdüm kurulu" oluşturmuşlar. Ya da
oluşturacaklar.
Kim cumhurbaşkanı olsa, bu eşgüdüm kurulunun emir ve direktiflerine
göre çalışacakmış.
Atanacak bakanları bunlarla "birlikte" belirleyecekmiş.
Başbakan belirlemiyor yani.
"Danışma" falan değil bu, resmen karar organı.
Adı konmasa bile bal gibi koalisyon.
Anayasa değişikliğini beceremeseler bile "belki beş sene böyle
idare edeceklermiş!"
Ve bir Uysal, bir Kılıçdaroğlu'yla eşit şartlarda
söz sahibi olacak.
Bu koalisyonun küçük ortağı, büyük ortağı yok. Herkes büyük.
Masanın küçüklerinin oy toplamı yüzde beş dolaylarında ama
memleketi yönetecekler.
Gültekin Uysal'ın başkanı olduğu Demokrat Parti'nin oyu yüzde 1
bile görünmüyor...
Ve bu adam ülke yönetiminde "söz sahibi" olacak.
Karar verecek, Suriye'den çekilelim mi?
Karar verecek, IMF'den borç alalım mı?
Karar marar vermeyecek canım, şimdiye kadar hep yaptığı gibi
başını sallayacak.
Hiç hak etmediği bir konumun tadını çıkaracak.