Melih Altınok yazınca öğrendik: Meğerse kendini "Kürt kanaat
önderi" olarak pazarlayan bir "şahıs", Türk lirası banknotlarından
Atatürk'ün resminin kaldırılmasını, bir yüzüne Şeyh Sait'in, diğer
yüzüne Seyit Rıza'nın resminin konulmasını önermiş!
Böylece Kürtler doları bırakacaklar, herhalde artık "Türk lirası"
değil "Kürt lirası" olarak anılacak bu yeni paraya hücum
edeceklermiş... Dolar da böylece düşermiş...
Diyarbakır'ı da başkent yapsınlar, olsun bitsin bari.
Madem ki Türkler bu ülkede azınlık durumuna düşmüşler...
Fakat bu yeni paraya "Stalinci" PKK ne diyecek?
Apo ne diyecek? O herhalde kendi resmini tercih ederdi...
Bu adam hem Kürtçü hem şeriatçı.
Ve de "demokrasi yok" dedikleri ülkede bunları yazabiliyor, söyleyebiliyor...
Demokrasi yok dedikleri ülkede "Kürtçü Türk" liberaller de PKK'ya "silahı bırakmayın" diye tavsiyelerde bulunabiliyorlar...
Hatta "Erdoğan gerekirse demokrasi dışı yollardan da olsa devrilmelidir" diye yazılar da yazabiliyorlar...
Haklarında hiçbir işlem yapılmıyor.
Ve bu ülkede demokrasi yok. *** Demokrasi var denilmesi için, televizyonda "alenen" darbe propagandası yapanların salıverilmeleri gerekiyor...
Muhalif medyanın kodamanları bu şahısları günahları kadar sevmiyorlar ama sırf Tayyip Erdoğan'a zarar verebilmek için serbest kalmalarını istiyorlar.
Casus papazın da serbest kalmasını istedikleri gibi.
Casuslara servis veren mebusun da serbest kalmasını istedikleri gibi.
Amerika bize karşı hücuma kalkınca seviniyorlar. "Oh olsun" havasına giriyorlar.
Hatta yalnızca darbenin propagandasını yapanların değil, darbenin kendisini yapanların da salıverilmelerini istiyorlar.
250 kişiyi öldüren, 2500 kişiyi yaralayan, sakat bırakanlar, meclisi bombalayanlar, cumhurbaşkanını öldürmeye çalışanlar serbest kalırlarsa memlekette demokrasi var denecek...
Kimler diyecekler? Fetö örgütünü destekleyen Amerikan gizli servis elemanları, onların yönlendirdiği Amerikan basını ve onlardan yemlenen liberal entellerimiz...
2013 yılına, Gezi olaylarına kadar "Allah bu adamı başımızdan eksik etmesin" diyen liberallerin (kendi kulağımla duydum), nasıl olup da birdenbire 180 derece döndükleri, amansız birer "Tayyip düşmanı" kesildikleri araştırılmalıdır.
Üniversite araştırsın demedik, devlet araştırsın dedik.
Nereden hangi emri, hangi işareti aldılar?
Kim nereden kaç para yedi?
Bu dönüşü yalnızca kişilikle, egoyla, "kibirle" mi açıklayacağız? O buzdağının su yüzüne çıkmış parçasıdır.