Baba Vanga, Türk basınına mükemmel "dolgu malzemesi" oldu.
Hemen belirtelim, bu babanın bizim dildeki babayla ilgisi yok.
"Baba"
Slav dillerinde "yaşlı köylü kadın", bir başka açıdan da "büyücü
kocakarı" anlamına geliyor. Hani Mussorgsky'nin "Bir Resim
Sergisi'nden Tablolar" isimli eserinde "Baba Yaga'nın Kulübesi"
diye bir bölüm vardır, işte öyle.
("Babuşka" başka, o büyükanne demek, dikkat edin, "baboçka"
demeyin, o zaman kelebek demiş olursunuz.) Baba Vanga'ya önce
gazetelerin Internet siteleri sahip çıktılar, "ineği yılan yuttu"
ya da "dişi arslan erkeğinin kalçasını ısırdı" gibi seçkin ve
çarpıcı haberlerini ara ara bir de Vanga'nın kehanetleriyle süsler
oldular. Şimdi baktık, yazılı basın da konusuz kalınca Vanga'ya
sarılmaya başlamış.
1996 yılında ölmüş bir Bulgar köylüsü bu... İki gözü kör... Eğitim
falan da arama... "Balkanlar'ın Nostradamus'u" diyorlar.
Söylediklerine göre küresel ısınmayı, buzulların erimesini falan
bilmiş. İkiz kulelere saldırıyı da bilmiş, ABD'ye zenci başkan
seçileceğini de.
Zeki de bir kadıncağızmış, komünistlerin onu "gerici" diye içeri
atmamaları için, "yirmi birinci yüzyılın ortalarında bütün dünya
komünist olacak" palavrasını sallamayı ihmal etmemiş. Kendini
sağlama almış.