Kılıçdaroğlu seçim kampanyasına yeniden başlıyormuş... Birtakım
vaatleri varmış... Vaatlerin başında, "emekliye bilmemkaçbin
lira" geliyor.
İyi de, bu miktar emekliden başka hiçkimseyi ilgilendirmediği için
oyu yüzde 25'te kalıyor.
7 Haziran'dan önce de vermişti, şimdi de verecekmiş Hep
veriyor
CHP önümüzdeki "tekrar seçimde" de havasını alacağından,
o bilmemkaçbin lira hiçbir zaman verilemeyecek. (AKP'nin emekliye
yaptığı zamları saymayalım arkadaşlar, onlar para değil!)
Kılıçdaroğlu veriyor ama halk oyunu vermiyor işte.
Çünkü toplumda "orta sınıf" oranı yüzde 10'dan yüzde 40'a
çıktı, artık belirleyici olan emekli maaşı da değil, mazot fiyatı
da değil, gaz, tuz, patiska falan da değil. Bunlar
Demirel'in "köylü dünyasının" kalemleriydi.
CHP yetmişli yıllardan kurtulup "onlu yıllara" gelemedi
ki bir türlü...
Dış politikada da hamleleri varmış: Yurtta sulh cihanda sulh
politikasını uygulayacakmış. Yani Esad ve Sisi'yle
barışacak, "mikrop taşıyan pis Araplar'ı"(!) geri gönderecek,
İsrail'in Filistin zulmüne ses etmeyecek. Batı ne diyorsa onu
yapacak.
Ama halkın dörtte üçü bunu istemiyor ki!
Atatürk'ün Hatay'ı geri isteyerek bizzat kendi politikası olan
yurtta sulh cihanda sulh ilkesini nasıl çiğnediğini bize anlatmakta
zorlanacaktır...