Muharrem İnce, "aslında seçimi 'gel bakalım Muharrem'le
kaybettik" demiş...
Acaba öyle mi oldu?
Kimi avanak da onun "adam kazandı" dediği için kaybettiğini sanıyor
(seçim bittikten saatler sonra!)
Acaba öyle mi oldu?
Yani Kemal Bey "gel bakalım Muharrem İnce" diyeceğine "buyurunuz
Pek Sayın İnce" deseydi kazanacak mıydı?
Madem kabadayılık seviyor, o anda orada "huuooop, dur bakalım Kemal
Bey, ağzını topla, benimle böyle tepeden bakarak konuşamazsın"
deseydi kazanır mıydı?
Şimdi de İstanbul adaylığını üyelerin oyuyla gösterilirse kabul
edeceğini söylüyor. Ama Kemal Bey kendisi "gösterirse" bu işte
yokmuş.
Ve de tabii kazanacağını sanıyor.
Üyeler aday gösterirlerse kazanıyor, Kemal Bey "çık bakalım ortaya
Muharrem" derse kaybediyor...
Yani İstanbul sakinleri kendilerine "kuantum bilen bir belediye
reisi" arıyorlar da bizim mi haberimiz yok?
Yok, aslında sanmıyor.
Çünkü o gel bakalım muhabbeti olmasaydı "yüzde 35 bandını
zorlayabilirdik" demiş! Ufku o kadar.
40 bandını zorlasa ne değişecekti?
Demek ki gel bakalımla kaybetmemiş... Kendi kendisiyle çelişkiye
düşüyor...
Yani, şimdi de bir bakarsınız öyle ya da böyle havada karada
adaylığı kabul eder, bir bakarsınız en kıytırık ilçeye fit
oluverir.
Çünkü o da en az sayın genel başkanı kadar kıvırtmaya
yatkındır.
İşin kötüsü, bu özelliği seçmen tarafından "hissedilmiştir"...
"Güvenilmez" sıfatıyla o da damgalanmıştır.
Gerçi uğradıkları o büyük hayal kırıklığında, "ha kazandınız ha kazanıyorsunuz" diye bunlara hababam gaz veren muhalif medyanın da günahı çok ama...
Bizatihi CHP adayı olduğu için kaybetti.
Kemal Bey aday olsaydı o da kaybedecekti.
(Zaten o da bunu bildiği için Muharrem Bey'i öne sürdü. "Yenilsin de başımdan gitsin" umuduyla.)
Bülent Bey mezarından çıkıp gelse o da kaybederdi.
Kaybetmek için şu hatayı ya da bu hatayı yapmak gerekmiyor, CHP'nin adayı olmak yetiyor.
Unutmayalım: Ne Atatürk ne de İnönü hiçbir serbest seçimi kazanmış değillerdir!
1927, 1931, 1935, 1939 ve 1943 seçimlerini kazanmak seçim kazanmak değildir çünkü ortada "seçecek" bir alternatif yoktur. (1923 seçimlerinde muhalefet vardı ama ne hikmetse seçime girmesi çok demokratik bir şekilde engellenmişti!)
Tövbe, İnönü 1946 seçimini kazandı.
Demokrat Parti kurulalı daha altı ay olmuştu (ocaktan temmuza), doğru dürüst kendini tanıtamamış ve propaganda yapamamıştı...
Seçim "gizli oy, açık sayım" esasına göre değil, tam tersine "açık oy, gizli sayım" esasına göre yapıldı, üstelik köylerde jandarma sandık başlarında durdu ve oylara müdahale etti...
Görüp görecekleri rahmet de bu oldu.